Nöbetçi Eczaneler
Madalyanın bir yüzüne göre ABD, dünyanın en zengin, en refah, en demokrat, en insancıl ülkesidir. Madalyanın arkasına bakıldığında ise, en emperyalist, en ırkçı, en sömürücü, en işkenceci, en faşist, kısacası en it oğlu it ülkesidir…
ABD halkı bu seçimlerde Demokrat Biden‘i başkan seçti. Onlara göre Trump çok sert, ırkçı, saldırgandı. Tekelci sermayenin tarafındaydı. Pandemi olaylarında halka sahip çıkmamıştı. Halkı aç bırakmış, zenci- beyaz çatışması yaratmak istemişti. Bundan dolayı Trump‘ı gönderip yerine demokrat Biden’i getirdiler. Güya sert adam gitti, demokrat adam geldi… İyi polis, kötü polis misali…
Aslında Trump ne ise, Biden‘de o… Her ikisi de uluslararası sermaye ve Pentagon’un adamıdır.
Görünüşte ABD vatandaşları demokrasiyi, insan haklarını, özgürlükleri tercih ettiler. Patron demokrasiden yana olunca, gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkelerde bir bayi olarak, patrona uymak için demokrasiden yana değişiklikler yapmak zorundalar.
Oysa Biden‘in kendinde bir değişiklik yok. Trump‘ın adı Biden olmuş. Daha seçilmeden muhalefet partileriyle bir olup, Türkiye‘de hükümeti devirmek gerektiğini açıklamıştır.
ABD, korona virüsünün derinleştirdiği ekonomik krizin faturasını diğer fakir fukara ülkelere kesmek ve korona krizini fırsata çevirmek için Biden‘i görevlendirmiştir. Yine özgürlük ihraç etmeye çalışacaklar. Bu da katliam, işkence, kan, işgal ve göç demek.
Eyvah ki eyvah! Yine İslam coğrafyası kana bulanacak!
Korana krizi tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ekonomik krizi derinleştirmiş oldu. Dünya ekonomisinde olduğu gibi çeşitli kırılganlıklar biz de yaşıyoruz. Bölgede ABD ve Avrupa ile zaman zaman zıtlaştığımız için onların bizi, bizim onları sevdiğimiz söylenemez. Ancak bu krizi en az zararla bir an önce atlatmak zorundayız. Dünyada ABD dahil hiçbir ülke tek başına bu krizi atlatacak güçte değil. Onun için Biden sağa sola saldıracak.
Bu krizi atlatabilmek için bizim de bize göre birlikte olabileceğimiz ülkelere ihtiyacımız var. Bugünkü dünya dengeleri değerlendirildiğinde, ülkemizin zaten içinde bulunduğu ABD ve Avrupa ülkeleri ile bir arada bulunması doğru olanıdır. Elbette dış politikamızdan ve önemli gördüğümüz iç meselelerimizden taviz vermeden… Cumhurbaşkanımız da Avrupa ile birlikte olacağımızı, bazı reformları gerçekleştireceğimizi ancak ülkemizin menfaatine aykırı hiçbir tavizi vermeyeceğimizi açıklamıştır.
Bu ara bir TV programında Bülent Arınç‘ın açıklamalarına MHP ve bazı partililer tarafından tepkiler oluştu. Cumhurbaşkanımızın da Arınç‘ın bu açıklamalara tepki göstermesi üzerine, Arınç, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu‘ndan istifa etmek zorunda kaldı.
Bülent Arınç‘ı Refah Partisi döneminden bu yana tanırım. Bu davada gerçekten ciddi hizmetleri olan bir arkadaşımız. Sevdiğimiz biri…
Hele hele sosyal medyada, sağda solda AKP‘liler tarafından aşağılanması gerçekten çok üzücü… Ancak Bülent Bey tecrübeli bir siyasetçidir. Ülkenin çok önemli sorunları varken, dert bir değil bin iken, böyle bir meseleyi gündeme getirmesi Tayyip Beyi zora sokmuştur. İşe tek başına duygusallık ve insani yönden yanaşmanın yanlışlığı yaşanan olaylarla görülmüştür. Döviz kurundan tutun, gelişen siyasi polemiklere kadar ciddi meseleler yaratmıştır.
Tayyip Beyin tepkisi ise ülke aleyhine gelişen süreci kesmek içindir.
Bazı arkadaşların arayıp Bülent Beyin istifa etmesini, Tayyip Beyin vefasızlığına bağlamalarını da bu yüzden kabul etmiyorum.
Tayyip Bey, serttir, terstir ama vefasız değildir. Sadece mesele ülke meselesi olunca “önce ülkem” diyen bir liderdir.
Allah (cc) devletimizin, milletimizin ve Cumhurbaşkanımızın yardımcısı olsun. AMİN
