Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Settar Kaya

Ha gayret, muhalefet!

Tayyip Erdoğan 2018’de yapılan seçimi yüzde 52,5 oy oranıyla kazanmıştı.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin fiyaskoyla sonuçlanması, büyükşehir belediyelerinin elden çıkması, ekonomideki genel düşüşün pandemi ile orta ve alt sınıfları sarsması, AKP’den 2 önemli ismin parti kurması, yüzde 52,5’i aşağıya çekmeye devam ediyor.

Buna ilaveten muhalefetin Erdoğan’a (Cumhur ittifakına) karşı parti ve görüş farkı gözetmeksizin bir cephe oluşturacağı da kaçınılmaz görünüyor.

Bütün bunlara rağmen Erdoğan’ın oylarında dramatik bir düşüş görülmemesinin nedeni üzerinde düşünmek gerekmez mi?

Muhalefet olayın dış politika boyutunu göz ardı ediyor.

İçeride bunlar olurken dünyada ve özellikle bölgemizde fırtınalar koptuğunu, vatandaşın bu fırtınadan bihaber olduğunu kabul etmek ciddi bir hesap hatasına yol açabilir.

Büyük Ortadoğu Projesi, ABD’nin aleyhine sonuçlandı. Projeye destek veren Türkiye’de bundan zarar gördü.

En önemli zarar, İslam ülkelerinin Türkiye’ye olan güvenlerinin sarsılması oldu.

Suriye ve Mısır politikamızın faturasının hal’de ve gelecekte bize çok ağır maliyeti olduğunu/olacağını unutmayalım.

Yine ABD ve Türkiye’nin stratejik hatasının bölgede Rusya ve Çin’e ciddi avantajlar sağladığı gün gibi aşikar.

Bölgenin geleceğinin ne olacağı konusunda kaotik bir sürece girmiş durumdayız.

Bu bilinmezlik hâlihazırda Erdoğan’ın işine yarıyor. Oylarının her şeye rağmen belli bir düzeyde olmasının sebeplerinden birisi budur.

Vatandaşın kafasında, muhalefet liderlerinden Türkiye adına bölgeye etkin müdahalede bulunabilecek birisi netleşmiş değil.

Cumhur ittifakı ise bu durumu ülke içi siyasette kullanıyor.

Bölgemizdeki kargaşayı ve bunun için güçlü bir lidere ihtiyaç olduğunu istismar etme ve bu yolla iktidarını sağlamlaştırma üzerine kurulu bir siyaset izliyor.

İşte muhalefet iktidarın iç politikadaki yanlışlarına karşı çıkarken, kendi iktidarında izleyeceği dış politika tavrını da netleştirmesi gerekiyor.

Rusya’nın bölgede kurmaya çalıştığı hegemonya, ABD’nin buna karşı hamleleri, Beşar Esad’la ilişki, Libya’daki savaş ortamı, Mısır’da muhalefet ve Sisi karşısındaki tavrı vb. konularda muhalefetin bir vizyon geliştirmesi ve bunu halka mal etmesi gerekiyor.

Muhalefetin sokağa inmesi, halkın ayağına gitmesi, onların sorunlarını dinlemesi ‘evet ama yetmez.’

Önemli sayıda seçmenin kafasındakiErdoğan giderse ülke güvenliği tehlikeye girer” endişesine muhalefetin çözüm bulması gerekir.

Muhalefet halka şunu çok iyi anlatmalı; bu sorun AKP’nin izlediği yanlış dış politikanın sonucudur.

Tek kişinin idaresinde bu sorunlar çözülmez, aksine derinleşir.

Dış politikayı Erdoğan’ın iradesiyle sınırlı bir mesele olmaktan çıkarıp derin, yapısal ve tarihsel bir bakışla belirleyeceğiz ve gelecek vizyonu çizeceğiz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER