Ayhan Bilgen değerlendirdi: Kayyumdan sonra Kars’ta neler değişti?

Ayhan Bilgen, gazeteci Yunus Emre İşçi‘nin “Sizden sonra, kayyum atandıktan sonra Kars’ta neler değişti?” şeklindeki sorusunu şu sözlerle yanıtladı;

“Benim en çok önemsediğim, arkadaşlarımızın da Kars’ta belediyecilik adına farklı bir şey yapma adına çok değer verdiği çalışmalardan birisi kırsal kalkınma, kooperatif çalışmalarıydı. 

Yeni bir şirket oluşturarak onun üzerinden üretimi desteklemeye çalıştık. Şehirdeki kimi esnafların ürettiği ürünlerin Türkiye‘nin batıdaki şehirlerinde tanıtımına odaklandık.

Kars‘ın doğal ürünlerinin Türkiye genelinde yayılması, tanınmasına dönük çabalar içerisinde olduk.

Bu çalışmalar biz ilk tutuklandığımızda, kayyum atanmasından sonra hemen bitirilmiş.

Oysa bunlar parti için, kendimiz için yaptığımız bir iş değildi.

Sonuçta o şehirde buna ihtiyaç vardı ve çok büyük bir ilgi görüyordu.

Biz ilk defa Kars Belediyesi olarak İstanbul‘da, İzmir‘de, Ankara‘da başka şehirlerde düzenlenen fuarlara Kars ürünlerini tanıtmak için katılmaya başlamıştık ki büyük şehirlerde çok ciddi bir Kars nüfusunun bulunduğunu düşünürseniz, onlar için bir moral, motivasyondu.

Çok büyük bir bütçeye, çok büyük rakamsal değerlere denk gelmese de bir psikolojik etki yapıyordu.

Bu çalışmalar hemen durdurulmuş. Bu tabi bizim için çok üzücü gerçekten.

“İLK AYDAN İTİBAREN BÜTÜN HESAPLARI İLAN ETTİK”

Onun dışında şimdiye kadar Kars‘ta yapılmamış olup da biz belediyeciliğe başladığımızda yaptığımız farklı şeylerden bir tanesi, ilk aydan itibaren bütün hesapları ilan ettik.

Hatta öyle bir noktaya ulaşmıştık ki bazı aylar bir kaç gün ilan gecikince artık hesap soruyordu insanlar, ‘Niye bu ayınkini ilan etmediniz?’ diye.

Sanki yıllardan beri ilan ediliyor gibi. Oysa zaten böyle bir şey yoktu.

Bu şunu gösteriyor; toplum buna alışırsa, bunun takipçisi oluyor, hesabını soruyor.

Bu da bizim açımızdan vazgeçilmemesi, terkedilmemesi gereken bir şeydi.

“NÜFUSA ORANLA BİRİNCİYDİK”

Çünkü Kars‘ta gerçekten devraldığımız bütçe son derece kötüydü. 400 milyon civarında borç, aylık 2 milyon civarında gelir…

Nüfusa oranla baktığınızda Türkiye‘de kişi başına düşen belediye borcu diye kıyaslarsanız galiba birinciydik. 

Yani tabi ki büyük nüfuslu şehirlerin toplamı kadar olması beklenemez ama Kars’ın nüfusu, Türkiye nüfusunun binde biri.

82, 83 bin civarında bir Merkez nüfusu var ama borç oranıyla Türkiye birincisi pozisyonunda bir şehirdi. 

Buna rağmen geçmişten biriken işçi alacakları vardı, onları temizledik.

Bazen özellikle işçilerin borcunu ödeyelim daha büyük firmaların Belediye‘den alacaklarını bir miktar daha erteleyelim ki bir kısmı da bize göre yolsuzluk içeren dosyalardı.

Dolayısıyla onları zaten ödemeyeceğimizi başından itibaren söyledik. ‘Yargılama süreçleri bitmeden kimseye ödemeyeceğiz’ dedik.

“PARAYI İŞÇİLERE VERELİM DİYE SAKLAMAYA ÇALIŞIYORDUK”

Onun için bazen kasada para olduğunda, o parayı işçilere verelim diye saklamaya çalışıyorduk.

Yani firmalar hacizden götürmesin, biz de işçi maaşlarını dağıtabilelim diye kasadaki parayı bir kaç gün ilan etmeme gibi bir şeyi doğuruyordu bizim açımızdan.

‘Niye rakamları ilan etmiyorsunuz’ diye baskı yaptıklarında bunu söylemek zorunda kalıyorduk. 

Bu çok iyi niyetli bir şeyle yapıyorduk ama insanlar artık gerçekten bu şehrin bütçesi nasıl bir bütçe, ne var kasasında, nereye ne kadar harcanmış, bunu bilmek istiyorlardı.

Bu bence şehrin yönetimine katılmak, siyasete katılmak, şehre sahip çıkmak açısından son derece değerli.”