Emekli maaşlarına gelen zam’ı değerlendirerek sözlerine başlayan Bilgen; ”Emekli maaşlarında ki artış enflasyonun düşük olduğu ülkelerde anlamlı olsada, enflasyon rakamlarının çok yüksek seyrettiği ülkemizde açıklanan rakam yarım yıl dolmadan güncelliğini yitirecektir. Ortaya çıkan toplam rakamlar temel ihtiyaçların fiyatlarına bakıldığında sembolik kalmaktadır. Dolayısıyla biz emekliyi korumanın yolunun enflasyon rakamlarının düşürlmesinin olduğu kanaatindeyiz.” ifadelerini kullandı.
”Türkiye ekonomisi, üretim ekonomisi haline gelmek zorundadır.”
”Bir ülkede üretimden fazla tüketim varsa o ülkenin ekonomisi sürdürülebilir bir yapıda değildir. Türkiye gün geçtikçe üretim ekonomisinden uzaklaşan ve yüksek faize dayalı iyileştirme hedefleyen bir yol haritası izlemektedir. Finans sorunun çözümünde para politikaları kadar cari açığa ve kamu harcamalarına dikkat edilmelidir. Bir ülkede iktidarıyla, muhalefetiyle, belediyelerde; mülki idarelerde eğer temsil ve karşılama giderleri 17 kat artmışsa o ülkenin ekonomisinin aykata kalması mümkün değilidir. Türkiye Ekonomisi her kesimin kendi çıkarlarını korumak için ülke ekonomisine zarar verdiği bir haldedir. Bu acı durumu ortadan kaldırmak için daha yapısal reformlar yapılarak risk almak ve kararlılık ortaya koymak gerekir. Bunun bedelini ödemesi gerekenler emekliler ve dar gelirliler değilidir.”
Daha sonra hem Türkiyeyi hem de bölgeyi ilgilendiren bir problem olduğunu dile getiren Bilgen; bu problemin Kürt sorunu olduğunu ifade etti.
”Türkiyede şiddetin asla olmadığı ve demokratik hakların özgürce konuşulduğu bir ortam mutlaka tesis edilmelidir.”
”Bu günlerde güvenlik sorunu ağır bastığı için konunun uluslar arası ilişkiler boyutu diğer boyutlarının önüne geçmeye başlamıştır. Dolayısıyla daha radikal ve köklü bir strateji geliştirmek zorunlu hale gelmiştir. Bölge ülkeleri ve küresel figürlerin Kürt sorunu üzerinden sergilediği tavır Kürtleri namlunun ucuna koyarak hedef göstermekte ve bölgede sadece Kürtlerin değil orada yaşayan Türkmenlerin, Arapların ve diğer halkların güvenliklerini tehlikeye atmaktadır. Türkiye yerel seçimlerden sonra daha fazla gecikmeden bu sorunun barışçıl yollarla çözülmesine odaklanmalı ve yeni stratejiler geliştirmelidir. Bu sorunu sadece örgürlerin ve devletlerin çatışması olarak yorumlamak Kürtlere haksızlık olduğu kadar, Türkiyenin büyük siyasi hamleler yapabilme potansiyelini görmezden gelmektir. Biz bu konuda anayasal adımlar atılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiyede şiddetin asla olmadığı ve demokratik hakların özgürce konuşulduğu bir ortam mutlaka tesis edilmelidir. Biz Ses Partisi olarak bu konuda ortaya koyduğumuz tavrın kamuoyunda daha açık ve net tartışılmasını istiyoruz. Muhalefet partileri bu konuyu sadece bir siyasi polemik konusu olarak görmeden ele almalıdırlar. Bu sorun bugünün sorunu değildir. Onlarca yıldır canlarımız, mallarımız ve kaynaklarımız kaybolmaktadır. Cumhuriyetimizin İkinci yüzyılında bu sorunu daha fazla bedel ödemeden çözmek için siyasetin risk üstlenmesi ve sorumluluk alması gerekmektedir.”
Ayhan Bilgen Türkiyenin bu problemleri çözecek potansiyeli olduğuna inandığını ancak kimsenin tekci yaklaşımları dayatarak bu sorunun çözümünü baltalaması gerektiğini söyleyerek sözlerini noktaladı.