Ermenistan 10 Kasım 2020’de yürürlüğe giren ateşkes antlaşmasını imzalayarak, Dağlık Karabağ’da Azerbaycan’a karşı silahlı savaşı kaybettiğini kabul etti.
Ancak Azerbaycan ve Türkiye‘ye karşı özellikle ABD ve Avrupa’da yürüttüğü algı operasyonlarından bir türlü vazgeçmedi.
Şu anda Ermenistan’ın amaçladığı tek bir şey var; savaşın ‘haklı ve mağdur’ tarafının kendisi olduğuna uluslararası kamuoyunu ikna edebilmek!
Böylelikle hem Azerbaycan‘ın bölgedeki meşruiyeti sorgulanır hale gelecek hem de Ermenistan, 28 yıldır işgal ettiği topraklarda verdiği zarardan dolayı tazminat ödemekten kurtulacak.
(NOT: Yapılan bir değerlendirmeye göre bölgedeki zararın boyutu 50 milyar dolar civarında… Ekonomik olarak zorda olan Ermenistan’ın bu rakamı ödeyememesi halinde toprak vermek zorunda kalacağı konuşuluyor. Kaynak: Yeni Şafak)
Önceki gün Dağlık Karabağ’daki son gelişmeler hakkında bilgiler edinmek için TBMM Türkiye Azerbaycan Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Şamil Ayrım’ı aradığımda, Sayın Ayrım da özellikle bu tehlikeye dikkat çekti.
Ermenistan’ın, Dağlık Karabağ’ı bağımsız bir devlet olarak tanıtabilmek ve savaşın saldırgan tarafının Türkiye ve Azerbaycan olduğuna kamuoyunu ikna edebilmek için her türlü yola başvurduğunu söyledi.
Sayın Ayrım hatta şu çok çarpıcı iki örneği de verdi;
Tabi ki Türkiye de Azerbaycan da artık günümüz dünyasında askeri ve ekonomik gücün tek başına başarı getirmediğinin; nihai zafer için aynı zamanda bu tür algı operasyonlarını da boşa çıkarmak gerektiğinin farkında…
Ve bu noktada iki ülkenin ortak hareket edebilmesi adına çok önemli adımlar da atılıyor.
Geçtiğimiz Eylül ayında İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Dış Politika Dairesi Başkanı Sayın Hikmet Hacıyev tarafından, ‘Türkiye-Azerbaycan Medya Platformu’ oluşturulması için bir mutabakat imzalandı.
Oluşturulacak bu platform ile iki ülkenin medya, iletişim ve kamu diplomasisi alanlarında iş birliğini arttırması hedefleniyor.
Böylece hem Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik yürütülen algı operasyonlarıyla daha güçlü mücadele edilmesi hem de bölgesel ve küresel meselelerde iş birliği ve dayanışma ruhunun pekiştirilmesi bekleniyor.
Sayın Şamil Ayrım da bilgi kirliliğiyle tek bir merkezden mücadele edilmesi adına ‘Türkiye-Azerbaycan Medya Platformu’nun çok önemli olduğunu vurguluyor. Ancak Ayrım, bu platformun uluslararası ayağının da iyi oturtulması gerektiğine dikkat çekiyor.
Nitekim Ermenistan‘ın son günlerdeki faaliyetleri, ‘Türkiye-Azerbaycan Medya Platformu’ oluşturulmasının aslında ne kadar stratejik bir hamle olduğunu bir kez daha gösterdi.
Ancak şu anda platformun tam anlamıyla etkin hale geldiğini söylemek olanaksız.
Gelişmeleri hep birlikte bekleyip göreceğiz.