Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Mahmut Esat Güven

ABD ve çürük demokrasi

ABD 1990‘lı yılların başında, Demir Perde ülkelerinin çökmesi neticesinde dünyanın jandarmalığını üstlendi.

Varşova Paktı kendini feshetmesine rağmen NATO varlığını sürdürüyordu. Zamanın NATO Genel Sekreteri, NATO‘nun bundan sonraki devamını İslam ülkelerinin varlığına bağlıyordu.

İran ve Afganistan‘da olanlar ABD‘nin gözünü korkutmuştu. Ayrıca ABD, NATO sayesinde yayılmacılığını kolaylaştırmış oluyordu.

Avrupa devletleri bugün ABD‘nin bu tavrı karşısında kendi askeri bloklarını oluşturmak istiyorlar. ABD ve batılı emperyalist ülkeler, dünyada uygulamak üzere yeni bir görüş geliştirmiş oldular.

Bu görüş ekonomide serbest piyasa ekonomisini, globalleşmeyi ve özgürlükleri savunan bir görüş olarak özetleniyordu.

Aslında bu üç görüşün dünyanın mazlumlarına verecek hiçbir şeyi yoktu. Her üç görüş de uluslararası tekelci sermayeye hizmet eden görüşlerdi.

Bu üç görüşten en masum görüneni demokrasi, insan hakları, özgürlüklerdi. Tekeller, dünyada özgürlük rüzgarları estireceklerdi.

Körfez ülkelerinin kralları, şeyhleri zaten ABD ile birlikteydiler. Geriye Kuzey Afrika‘nın kral ve diktatörleriyle birlikte Irak, Afganistan, Suriye gibi ülkeler kalıyordu.

Hepsi de demokrasiye çok uzaktılar. Önce bu demokrasiyi bilmezlere demokrasi satmak gerekiyordu. Bunun içinde bu ülkeler işgal edildiler ve ABD‘nin demokrasi götüreceği ülkelerin hepsinde iç savaş çıkarttılar.

İnsanlar Kaddafi‘yi, Saddam‘ı mumla aramaya başladılar. İnsanlar, ABD demokrasisinin bir aldatmaca olduğunu anladılar, ancak kendilerine ve ülkelerine onarılması çok zor zararlar vermiş oldular.

ABD‘nin demokrasi ihraç etmeye kalkışması demek, ABD‘nin demokrasiyi de bir meta olarak görmesi demektir.

Demokrasiyi içselleştiren bir ülkede hakka hukuka riayet edilir.

Virüs ortamında sadece parası olanları tedavi etmek, parası olmayanları caddelerde ölüme terk etmek, dünyanın en zengin ülkesi olmasına rağmen fakir fukaraya sahip çıkmamak, halkı talana teşvik etmek…

İnsanların ekonomik taleplerinden kurtulmak için ülkede ırkçılığı yaygınlaştırmakla demokrasinin bir ilgisi olamaz. Böyle bir demokrasi, olsa olsa sınıf demokrasisi olur.

En son ABD seçimlerinde kaybeden Trump’ın, Temsilciler Meclis binasını taraftarlarına bastırmış olması, ABD demokrasisinin ne kadar zayıf bir temel üzerinde inşa edildiğinin göstergesidir.

Bu durumda demokrasi adına, ABD‘nin işgal ettiği ülkelerin, ABD‘ye, “Buyurun demokrasinizi geri alın. Verdiğiniz mal çürük çıktı” demeleri gerekiyor.

Yani emperyalizme karşı gerçek demokrasi için direnmek…