Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Settar Kaya

Güçlendirilmiş parlamenter sistem

İYİ Parti ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ üzerine hummalı bir çalışma yürütüyor.

Birkaç gün önce bu konuyla ilgili Prof. Dr. Bahadır Erdem’in katıldığı bir toplantı yapıldı.

Hoca, ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ adını verdikleri sistemin uyduruk bir sistem olduğunu, ülkemizin bünyesine uymadığını ve çarenin ‘parlamenter sisteme’ dönmek olduğunu söyledi.

Nitekim Genel Başkanımız Akşener de bu konuda kararlı…

Ben de hocaya şunları sordum;

  • Yol haritamız nasıl olacak?
  • Teşkilatlar çalışmanın içinde olacak mı?
  • Diğer partilerle ortak bir çalışma yürütülecek mi?
  • Üniversiteler, medya ve sivil toplum kuruluşlarının görüşlerine başvurulacak mı?
  • ‘Parlamenter sistem’ mi, ‘parlamenter demokratik sistem’ mi olacak?
  • Parlamenter demokratik sistem ise ki öyle olmalı; AKP ve MHP buna razı gelecekler mi?
  • Anayasayı değiştirmek için 400, referanduma götürmek için 360 milletvekiline ihtiyaç var. Bu mümkün olacak mı?
  • Yapılacak ilk seçimden önce mi, sonra mı gündeme getirilecek?

Bu soruların cevaplarının hepimizin kafasında netleşmesi lazım.

Gerçek şudur ki; Tayyip Erdoğan, gücü elinden bırakmak istemeyecektir. Zira bu sistemin tek kazananı odur.

Bu nedenle güçlendirilmiş parlamenter sistemin de önünü açmaktan kaçınacaktır.

Bu ülkede huzur ve güven içinde yaşamanın yolu haklarımıza sahip çıkmaktır.

Çağdaş anayasaların temeli kabul edilen ‘Toplum Sözleşmesi’ adlı eserinde Rousseau derki; “Bir ulus boyun eğmeye zorlanır da boyun eğerse iyi eder; Boyunduruğunu kırıp atacak olur da atarsa daha iyi eder.”

Türkiye 1876 yılındaki ‘Kanuni Esasi’den beri şanına uygun bir anayasa arayışı içindedir.

Bu işe bir nokta koymanın zamanı gelmedi mi? Gücü eline geçiren elbette ki direnecektir, önemli değil.

Yine Rousseau’ya kulak verelim;

En güçlü, gücünü hak, boyun eğmeyi de ödev biçimine sokmadıkça hep egemen kalacak kadar güçlü değildir.”