Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Karslı Şair Alper Ağdaşan’ın ‘Başkası Değil’ adlı şiiri büyük beğeni topladı

Karslı Şair Alper Ağdaşan’ın ‘Başkası Değil’ adlı şiiri, ‘CazKedisi Şiir ve Şiir Kültürü Dergisi’nin 24. sayısında yayımlandı. İşte içerisinde Kars’ın da geçtiği, büyük beğeni toplayan o şiir;

Karslı Şair Alper Ağdaşan’ın

Aynı yer kürede aynı gökyüzüne denk gelemedik bir türlü

Baktım da söylüyorum

Dili olsa da konuşsa sandalyeler

Kanepeler de buna yalancı şahitti hani

Ne yalan söyleyeyim

Aynalar birer tanık gibi dururken

***

Ayna hep görevinin başındaydı

Bıkmadan usanmadan

Ne zaman baksam

Gökyüzüne hasret bir gözün yansıması pencere

Kaç karakter değiştirdim

Kaç mevsim gördüm Kars’ta

Divan durmuş

Odam yalnız krizantem rengi

Düşten düşe koşuyor

Gövdem büzüşüyor

Bir Pisagor üçlüsüne sığınıyorum

Bir kendime bir de seneye de giyeceğim bedenlere sığamıyordum

***

Sokaktaki kargaların sesi bastırıyor iç sesimi

Kumaşla astar arasına konulan bir tela oluyorum

Dik durmaktan öte dik kalmak gerekiyordu çünkü

Omuzlarımda kayboluşunun izi soğuğun

Boyun kadar önemliydi omuzların yönü

Üşürsen omuzlarını indir aşağıya doğru

Bir ele ihtiyacın kalmıyor bak gör

Bir el sana gelene kadar kaç rüzgârın dansına şahit oluyor

Yüzüm kurumuşluğun sahnesi

Ayna sen biliyor musun ayazı

***

Bilir misin Kalliope’yi güzel sesliymiş

Ya kaynamaya hazırlanan suyun sesini

İlham kim peri kim

Çağırın Kleio’yu gelsin de ün görsün

Euterpe ilham alsın

Bu kulak verişlerimden

***

Cama tutunan bir kar tanesi düşün

Gözlerini dikmiş yaşama

Penceremde bakıştığımız

Nasıl da sekiz köşe kristal

Nasıl çapkın ve erimeye hevesli

Of Erato of

Sevişmek içten değil de

Ya ardından karanlık eserse rüzgâr

Kaç tel gerekir bir antik çalgının icadına

Lilith aşkına

***

Kars demişken

Dur bekle çay koyuyorum kendime

Kıtlama içmiyorsun biliyorum

Çay döküyorum sana da bekle

Melpomene ile demlenmiş

Radyoda Sabri söylüyor

“Ağarmaynan ay saçlarım amandı”

Bak bak “Goca Gartal” süzülüyor gözlerinde yaşamın

“Kürt’ün kızı çayda gezer”

Göz kapaklarımda ağırdır bar

Burnumda yazdan kalma dondurma kokusu

Eskidi garaj

***

Döşümü şişirip baktım

Gözlerine aynanın

Bir de gökyüzünün

Hani hiç denk gelmediğimiz

Gözlerimizin çipilliği soğuktandı

Sıcak için bir dua yoktu

Yahut gazeteler yazmamıştı henüz

Yanılıyorsun Polymnia

“Yaylasından inmişler üç kız bir ana”

***

Aynı gökyüzünde aynı görüntüye denk gelemedik bir türlü

Maarif takvimde günün yemeğine bakıyorum

Takvimler uyuşmuşluğu soğuğun

Kürt yarması yağıyor

Günün bilmem kaçıncı OBEB’ini OKEK’ini hesap ediyorum

Günlerden asal sayı

Kaça bölüneyim ben

“Sen sevdiğini sevirsen”

Ne kadar da uzaksın tırnak içlerime

***

Adını bilmiyordum Terpsikhore “adına kurban”

Ama zevkine vardım dans etmenin karda

“Karda yalın ayak yürümek çocuk harcıydı” demiştim

Arkasındayım dediklerimin

Omuzlarımın da

Karı seyrediyorum aynadan fırsat buldukça

Ah gökyüzü

Çatlaklarını bu çipil gözler nasıl sıvasın

Yanağımdaki kırmızılık umuttur

“Hele yekeliğine bak”

***

Sobadan tavana yansıyan ışıklara geliyor sıra

Ayna uyumuyor yine

Sahne bizde

Bir kuş uçuruyorum öylesine kaygısız

Öylesine aydınlık soba

Zevkten çıldırıyor yansımalar

Öylesine neşeli gölge

Thalia’nın maskesi düşüyor

Haşarı

***

Evrensel bir mevsimin kavgasını veriyordum

Kaç üzerlik yaktım yüreğimde

Cennet gibiymiş Urania

Ah gökyüzü

Göğün yüzü

Soyun artık

Soyun da al omzundan bu yükü

Aynaları haksız çıkar

Ses ver yüreğime

Ve penceremden akıp giden düşün canlı kalma isteğine