İSTANBUL (AA) – İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu, “Rusya ile Batı ittifakı arasında çekişme farklı boyutlarıyla devam ediyor. Bir dönem Ukrayna krizinde münazara eden taraflar, bugün Belarus üzerinden göç krizi ile karşı karşıya.” ifadelerini kullandı.
Medipol Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, son aylarda tansiyonun yükseldiği Avrupa Birliği-Belarus hattında iki haftadır insani bir dram yaşanıyor.
Orta Doğu’dan Belarus’a gelen mülteciler, Belaruslu asker ve güvenlik güçleri eşliğinde Polonya sınırına ilerliyor. Avrupa Birliği ülkeleri, Belarus’un mültecileri silah olarak kullandığını iddia ederken, Minsk yönetiminin arkasında ise Rusya’nın olduğunu öne sürüyor. Yaklaşık 20 bin mültecinin soğukta donma riskiyle karşı karşıya olduğu günlerde yoğun bir diplomatik ve insani müdahale yaşanırken, yetkililerin açıklamalarına göre şu ana kadar sınırda en az 11 mülteci yaşamını yitirdi.
Açıklamada konuyla ilgili değerlendirmede bulunan İstanbul Medipol Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Faik Tanrıkulu, “Göç, sığınmacı veya mülteci her ne şekilde tanımlıyorsak olsak da insanların yaşadığı drama şahit oluyoruz. Belarus’ta yaşanan göç meselesi aynı zamanda aktörler arasında bir rekabet alanı oluyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Rusya ile Batı ittifakı arasında çekişmenin farklı boyutlarla devam ettiğini aktaran Tanrıkulu, şunları kaydetti:
“Bir dönem Ukrayna krizinde münazara eden taraflar, bugün de Belarus üzerinden göç krizi ile karşı karşıya. Ülkeler arasındaki rekabet alışagelmiş araçların dışında farklılaştı. Rusya Ukrayna’nın gazını keserek enerji bağımlılığını siyasi silah olarak kullanmıştı. Ancak, bugün Orta Doğu’da krizin belirsizliği, istikrarsız bölgeler ve iklim krizinin oluşturduğu göç akınları siyasi rekabet aracı olmaya başladı. Belarus yönetimi ile AB arasındaki çekişme mayıs ayında Belarus seçimlerinde Aleksander Lukashenko’nun yeniden seçilmesiyle başlamıştı. AB, seçimlerin hileli olduğunu iddia ederek seçimleri tanımamıştı. Seçimlere karşı sokak gösterileri olmuş, buna karşın Belarus yönetimi protestoculara sert tepki göstermiş ve AB’yi karşısına almıştı. O günden beri taraflar arasındaki anlaşmazlık devam ediyor. Bu kriz bir defa daha gösteriyor ki göç konusu yeni dönemde ülkeler için siyasi bir araç haline geliyor. Bazen Afganistan’da, bazen Belarus’ta veya Meksika sınırında hem popülist siyasetçilerin bir malzemesi hem aktörler arasında bir çekişme alanı.”
– “Binlerce sığınmacı yaşam mücadelesi veriyor”
Doç. Dr. Tanrıkulu, Polonya sınırında binlerce sığınmacının dondurucu soğukta yaşam mücadelesi verdiğini kaydederek, şöyle devam etti:
“Belarus’tan Polonya’ya yasa dışı geçişin Ekim’den itibaren 11 bin 300 olduğu biliniyor. 2021 yılı içinde ise toplam 23 bin sığınmacının geldiği düşünülüyor. Sığınmacılar için Belarus’a göç etmekten ziyade, Polonya üzerinden Almanya’ya geçiş ana hedef. 2021 yılı içerisinde ise 7 bin 300 sığınmacı bu yolla Almanya’ya sığındı. Alman polisine göre, sadece ekim ayında 4 bin 889 sığınmacının Polonya üzerinden Almanya’ya giriş yaptı. Bilhassa Varşova yönetiminin sınır geçişlerini kapatmasıyla durum giderek daha kötüleşiyor. Birçoğu başta Afganistan ve Irak’tan olmak üzere gelen binlerce sığınmacı dondurucu soğukta yaşam mücadelesi veriyor. Belarus sınırından bulunan yaklaşık 4 bin sığınmacı geçici çadırlarda konaklıyor. Çadırlarda yaşayan sığınmacıların içlerinde çok sayıda hamile kadın ve çocuk bulunuyor. Hem ruhsal hem fiziksel olarak zor durumda olan sığınmacılar aynı zamanda gıda sıkıntısı yaşıyor.”