Kars’ın kaderi savaşın gölgesinde yaşamak mı?

Kars, coğrafi konumu itibarıyla tarihin her döneminde savaşlara ev sahipliği yapmış bir şehir… Sadece son iki yüz yılda 4 büyük savaşa sahne olmuş ve nihayetinde Milli Mücadele sürecinin ardından Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde en huzurlu ve sakin zamanlarını geçirmiştir. Ancak bu süreçte de çevresinde fiili savaş olmasa da dünyada yaşanan gelişmeler, Kars insanını psikolojik olarak […]

Kars, coğrafi konumu itibarıyla tarihin her döneminde savaşlara ev sahipliği yapmış bir şehir…

Sadece son iki yüz yılda 4 büyük savaşa sahne olmuş ve nihayetinde Milli Mücadele sürecinin ardından Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde en huzurlu ve sakin zamanlarını geçirmiştir.

Ancak bu süreçte de çevresinde fiili savaş olmasa da dünyada yaşanan gelişmeler, Kars insanını psikolojik olarak etkilenmiştir.

Kuşkusuz Kars insanını en fazla tedirgin eden olay, 1945 yılında Sovyetler Birliği’nin Türkiye’den istediği topraklar arasında Kars’ın da yer almasıydı.

II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından yaşanan bu gelişme, Türkiye’deki diğer bölgelerden daha ziyade Kars ve çevresini tedirgin etmiş, Sovyetler Birliği dağılıncaya kadar bu tedirgin ruh hali ve gelecek kaygısı neredeyse Kars insanının karakterinin bir parçası olmuştur.

Hal böyleyken bu günlerde Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın bir dünya savaşına dönüşme ihtimali şu soruları ortaya çıkardı;

Belki de bu durumu en güzel tasvir eden şu Kars vecizesidir: “Yetim hırsızlığa çıkınca, ay akşamdan doğarmış.”

Exit mobile version