Ücretsiz kapılı daire

Kocaman bir daire çizin ve size ait olduğunu düşündüğünüz her şeyi içine koyun. Bu sizi ileri taşır mı sanmam; fakat sınırlandırır. İleriyi görmek için bir de kapı çizmelisiniz o kocaman daireye. Zira gelenler de olacak maalesef gidenler de… Bu dediklerim en sonuydu, şimdi başa dönelim. İçimizde biriktirdiğimiz her şey ağırlık yapar, ağrısını saymıyorum bile. Bu […]

Kocaman bir daire çizin ve size ait olduğunu düşündüğünüz her şeyi içine koyun. Bu sizi ileri taşır mı sanmam; fakat sınırlandırır.

İleriyi görmek için bir de kapı çizmelisiniz o kocaman daireye. Zira gelenler de olacak maalesef gidenler de… Bu dediklerim en sonuydu, şimdi başa dönelim.

İçimizde biriktirdiğimiz her şey ağırlık yapar, ağrısını saymıyorum bile. Bu bizi olduğumuz yerde bırakır, belki sırt üstü yatırır.

Çünkü bize ait sandıklarımızı bize ait görmeyince kendilerine açacak bir kapı bulamıyoruz çoğu zaman. Ve içimizde büyüdükçe büyürler; kimisi sevgisiyle, kimisi nefretiyle, kimisi sevgisizliğiyle…

Yanlış anlamak elbette mümkün, en çok da duygularımızı. Bir insanı, bir mekanı ve hatta bir eşyayı yanlış anlamak çoğu zaman başımıza gelen talihsiz bir kazadır.

Küçük bir kaza gibi görünse de hasarsız bir sonuç ilk olarak kapıyı açmakla mümkün. Ya kendimize ki bu büyük hata olur ya da bizim için yanlış olana. Ama muhakkak o kapıyı açalım!

Bu mümkün müdür, elbette! Yeter ki hayatlarımıza dair çizdiğimiz o daireler bizi sınırlandırmasın. Aksine büyütsün, ileriye taşısın. Bu da çizdiğimiz dairelere bir kapı çizmekle mümkün!

Bırakın gidenler gitsin. Giden gitmeyi bilmişse, içinizdeki verdiğiniz o yorucu mücadele ilk önce size haksızlıktır.

O vakit kapılarınızı sonuna kadar açın ve giden her neyse onu yolcu edin. Bu arada, sakın kapınızı açık unutmayın!

Exit mobile version