“Birçok kitap okuyarak değil, bir kitabı çok kere okuyarak âlim olunur.”
Kıymetli bir hocamız bir sohbetimiz sırasında paylaşmıştı bu sözü benimle. İnceden inceye varmadı değil bana, vardı. Oturdum ve düşündüm; bu zamana kadar birkaç kere hangi kitabı okudum ben? Oğuz Atay’ın o eşsiz eserlerinden başka hiçbir eser gelmemişti aklıma.
Bir kazanım olmakla beraber birçok kayıptı benim için. Allah’ın gönderdiği Kur’an’ıKerim’inArapçasını defalarca kez okumuş olmama rağmen, mealini henüz kamil bir şekilde bitirememiş olduğumu fark etmek beni derinden üzmüştü.
Evet dedim kendi kendime; “benim de defalarca kez okuyacağım şey belli artık: Kur’an ve Kur’an’ın mesajları!”
“Sabır ve namazla Allah’tan yardım isteyin. Şüphesiz bunlar, Allah’a huşû ile boyun eğenlerden başkasına ağır gelir.” (Bakara, 45)
İşte o mesajlardan biri de bu: Samimiyet, tam teslimiyet! Allah’a inanmak beraberinde bazı sorumlulukları da getiriyor inananlar için. Bunlardan ikisi namaz ve sabırdır. Bu ikisini ayrı bir mercekte başka bir yazımızda işlemek daha yerinde olacaktır.
Ancak ikisini bir kefede ele aldığımızda ikisinin de çok ciddi bir sorumluluk gerektirdiğini söyleyebiliriz. Zira insanın musibet anında, bir kaosun içinde kendisini kontrol etmesi çok zordur.
Böyle bir anda sabır göstermek, sabırla hareket etmek, işi Allah’a bırakmak, teslimiyet göstermek bir güç ister, bir güce dayanmayı ister.
Hazreti Allah da bizler için bunu istemiş ve bu şeyin çok zor olduğunu da buyurmuştur. Bununla beraber namaza vakit ayırmanın da aynı kefenin içinde bahse konu olması aynı zorluğun seviyesinde olduğunu açıklar.
Namaz kılmak, namaza vakit ayırmak, bilhassa Allah rızası için bu ibadeti yapmak büyük bir sorumluluk ve büyük bir konsantre ister. Neye konsantre? Bittabi Allah’a olan inanca, sevgiye, aşka, samimiyete…
Fakat bir istisna var: “Allah’a huşu ile inananlar, boyun eğenler, ibadet edenler…”
Böyle kimselere bu ibadetlerin ağır gelmeyeceğini buyurmuştur Allah Teala. Bu ayeti kerime ile söz konusu ibadetlerin yapıldığı ve ağırlık yapmadığı bir ruh hali ile Allah’tan istemenin; sabretmenin faziletini kavramış bir bilinç ile Allah’tan istemenin yüceliğine dikkat çekilmiştir.
Kişinin en kamil halinin ibadet ederken ağırlık değil hafiflik hissetmek olduğuna işaret edilmiştir. İşte böyle bir ruh ile, böyle bir îman ile, böyle bir samimiyet ile Allah’tan istemenin tavsiyesi verilmiştir.
Dualarımızın neden kabul olmadığını değil de dualarımızın doğru bir anda ve doğru bir ruh ile yapılıp yapılmadığını sorgulamamız ilk adım için doğru bir adım olacaktır.
Selam ve dua ile.
YORUMLAR