Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Kutfettin Fırat Şan

Kulluk Bilinci

Kim Allah’a ve Peygamber’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberler, sıddîklar, şehitler ve sâlihlerle beraberdirler. Bunlar ne güzel arkadaştır! (Nisa, 69)

Allah’ın insanlara verdiği nimetler sayısızdır. Saymakla bitmez, anlatmakla anlaşılmaz. Bu sebepten olmalı ki insan bu nimetlerin farkını ve tadını en çok yaşarken anlar. İnsanı baştan sona muazzam detaylar ile yaratmak başlı başına çok kıymetli bir nimetken, hazreti Allah, bunların yanında hayatı, yaşamayı en keyifli şekilde yaşamak için temel düsturlarını, esas yollarını bizlere aktarmıştır. Bu da bittabi Kur’an ile, Peygamber ile mümkündür. Hal böyleyken Kur’an-ı Kerimi, Peygamberleri birer nimet olarak görmek, isabetli bir yaklaşım olacaktır.

İnsan, Allah’ın esaslarına sıkı sıkı bağlanmak ile en büyük nimeti tatmış olur. Bu tutum, kişinin “Elhamdulillah” zikrine yardımcı kaynaktır. Kişi, Allah’ı bilmeden, Allah’ın hukukunu yaşamadan; yahut Allah’ı bilip ancak Allah’ın esaslarından uzak bir yaşam sürdüğünde, sahip olduğu nimetlerin tadını varması yani öz tadına, öz manasına varması neredeyse imkansızdır. Her nasıl ki sahibinin kim olduğunu bilmediğimiz bir konforu, bir bolluğu, bir malı kullanırken huzursuz hissediyorsak kendimizi; aynı şekilde nimetin asıl sahibini bilmeden o nimeti yaşarken de huzursuz hissederiz kendimizi. Allah’ı bilmemek bir çeşit manasızlık getirir bize. Çünkü eşsiz nimetlerin içinde yaşarken, hayatı, heyecanı kovalarken, acıyı tatlıyı tadarken bu işin sonunun nereye varacağını bilmemek, bilip önemsememek elbette ki manasızlık, huzursuzluk, mutsuzluk getirir.

Baştaki ayete dönecek olursak, Allah’ın verdiği nimetleri öz bir manada yaşamak; peygamberlerin, salihlerin, sıddıkların vardığı o huzura varmak ancak ve ancak Allah’a ve Peygamberine itaat etmek ile mümkündür. Peygamberlerin, sıddıkların vefat ederken dahi ahiret hayatındaki yerlerine ve durumlarına endişe ile yaklaşmaları, inanmış herkes için önemli ve kıymetli bir profildir. İşte Allah’ın nimetine erişmenin verdiği kulluk bilinçlerinden biri de budur. O huzuru, o metaneti ve aynı zamanda o endişeyi yaşamak, o raddeye varmak Allah’a itaat ile mümkündür. Allah’ın peygamberine, esaslarına, hukukuna bağlanmak, onlardan ayrılmamak ve onları severek ve inanarak yaşamak ile mümkündür.

Allah’ın verdiği nimetleri tek tek saymak isteseniz, imkânı yok, onları toplu halde bile sayamazsınız. Fakat Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Nahl, 18)

Bu ayet, Allah’ın nimetlerinin sayısız olduğunu, bunları saymanın imkansız olduğunu, bununla beraber bu kadar nimetin altından kalkmanın zor olacağını ve Allah’ın buna karşın bağışlayıcı, merhamet sahibi olduğunu bizlere aktarmıştır. Bizler de bu ayetlerden yola çıkarak sahip olduğumuz, en azından farkında olduğumuz nimetlerin şükründe olmalıyız. Zira Allah Teâla, nimetin hakkını bilmeyi, ona her daim şükretmeyi bizlere emretmiştir. İyi bir kul, vefa duyan, nankörlük etmeyen bir bilinçle yaşayan kuldur. Ne olursa olsun, hangi konfor içinde olursak olalım yahut hangi acının eşiğinde ve içinde olursak olalım, Allah’ın verdiği nimetleri hatırlayıp, şükran içinde olmalıyız. Rabbim, bizleri şükür edenlerden eylesin inşaAllah.

Selam ve dua ile…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir