Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Kutfettin Fırat Şan

Yılbaşı/Noel Nedir, Kutlanmalı Mıdır?

1) Hz. İsa ve Yılbaşı

Günümüzde neredeyse her toplum için bir gelenek haline dönüşen yılbaşı kutlamaları, tarihten günümüze farklılıklar göstererek gelmiştir. Bu farklılıklar, gerek günün önem ve anlamı bakımından değişimler olmuş gerekse de kutlanış şekli bakımından. İnsanlık tarihine IV. yüzyılda yerleşen noel/yılbaşı kutlamaları, ilk olarak bir pagan olan Romalılar tarafından kutlanmıştır. Bu kutlamalar günümüzde her ne kadar bir doğum günü yahut yılbaşı gibi gözükse de aslında özünde bir tanrı ve tanrılar tasavvurundan süregelen bir kutlama geleneğidir. Bu kutlamalar, ilk olarak Pagan Romalıların güneş tanrısını koruyucu ilan ettikleri gün ve yahut onun yıldönümünde başlamıştır. Romalılardan bize kadar gelen bu kutlamaların aslında güneş tanrısının koruculuğunun ilanı ile Hz. İsa’nın doğumunun keşişiminden meydana geldiğini tarih bize açıklar. Söz konusu bu grup yani daha belirgin ifade ile katolikler, 25 Aralık tarihini hem Hz. İsa’nın doğumunu esas alarak hem de Güneş tanrısının ilanını esas alarak bir tür din ayini olarak başlatmışlardır. Zamanla yılbaşı tarihleri ile medcezirler yaşanması neticesinde özellikle de Batı Hrıstiyanları, bu kutlamaları jülyen takvimine dayanarak yılbaşı kutlamaları ile birleştirmişlerdir. Böylelikle kutlamalar yılbaşı ile beraber Hz. isa’nın doğumunun kutlanması gibi konular üzerine gerleşmiş ve devam etmiştir.

Hz. İsa’nın doğumun o tarihte olduğu hakkında kesin bilgiler mevcut değildir. Zira bazı kliseler 6 Ocak, bazıları 19 Nisan yahut 29 Mayıs gibi tarihlerde Hz. İsa’nın doğum gününü kutlar bu tarihleri esas alırlar. Kutlamalar şekilsel değişiklikleri göz önüne alındığında bu kutlamaların Hz. İsa’nın doğumu ile çok da alakasının kalmadığını görmek mümkündür. Zira Hristiyanlar cephesinin dindar ve muhafazakar kesimleri de kutlanış bakımından sekülerleşen ve ayinler ekolünden çıkan bu kutlamalara ciddi bir karşıtlık göstermiş ve bunları doğru bulmamaya başlamışlardır. Hali hazırda bunu eğlence dolayısıyla yapanların sayıları çok daha fazladır. Biz de Hz. İsa’nın doğumunu kutlamak için kutlama yapıyoruz diyen seküler müslümanların de elindeki verileri yok oldu. Kaldı ki yok olmasa da kutlanış şekli göz önüne alındığında bunun ne İslam dininin kaidelerinde yeri vardır ne de ehli kitap olanların kaidelerinde.

2) Noel Baba ve Çam Ağaçları

Hrıstiyan dünyasının önemli isimlerinden biri olan Aziz Nikola, büyük hizmetler yapmış bir din görevlisidir. Yaşadığı dönem olsun öldükten sonra olsun kerametlerinin olduğu ve bunun devam ettiği söylentileri epeyce fazladır. Hal böyle olunca kendisinden sonra onun peşinden gidenler olmuş ve tüm dualarını, tüm umutlarını bu kimseye bağlamışlardır. Özellikle çocukların ve daha sonra da denizcilerin ve tüccarların umudu haline gelen bu ismin, noelde hediyeler, bereketler getirdiğine inanılmaya başlanmıştır. Bundan ötürü de kendisi noel baba ismi ile yılbaşı kutlamaların başrollerinden biri olmuştur. Günümüzde her ne kadar “noel baba” sadece bir figür, bir varsayım olarak bilinse ve anlatılsa da etkisini hâlâ yaşatıyor olması yarattığı büyünün farkını ortaya çıkarıyor. Ama biz müslümanlar için umut da dua da yalnız Allah’a’dır. Zira Fatiha süresinde Hazreti Allah, bize bunu şu şekilde buyurmaktadır: “Biz ancak Allah’a kulluk eder ve ancak O’ndan yardım isteriz.”

Söz konusu kutlamaların bir diğer sembolü, figürü ise çam ağaçları olmuştur. Müslüman kesimlerde dahi çam ağaçlarının evlere koyulduğu, süslendiği bir noktada bilinçli hareket etmenin önemi çok daha fazla artmıştır. Zira çam ağacının sembol olmasındaki temel sebep, Yunan ve Roma pagan kültürlerinde bereket tanrısı diye kabul edilen Attis’in çam ağacından yeniden doğduğuna dair inanışlar vardır. Bereket tanrısı olarak kabul edilen Attis, öldükten sonra yeniden doğmuş ve bu doğumunu da çam ağacından gerçekleşmiştir. Bundan yola çıkarak yeni bir yıla girerken bereket, bolluk temennisinde bulunmak için evlere ve iş yerlerine çam ağaçları getirilir ve süslenir ve dilekler tutulurmuş. Dışardan böyle baktığımızda “kişinin bereketi bir ağaçtan, bir isimde beklemesi her ne kadar ahmakçaysa, bilinçsizse çam ağaçlarını evlerine dolduran, çocuklarına öğreten Müslüman ebeveynler de bireyler de bilinçler de o kadar ahmakçadır, o kadar bilinçsizcedir! Yüz bin kere Elhamdulillah diyor ve Fatiha süresine dönüyoruz yeniden: “Biz yalnızca Allah’a kulluk eder ve yalnızca O’ndan isteriz.”

3) Müslüman Toplumlarda Yılbaşı

Yılbaşına dair kutlamaların Hz. Ömer döneminde de Osmanlı döneminde de olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Ancak bu kutlamalar bahsi geçen kutlamalar gibi değildir. Yeni yıla girildiğinde Halifeye yahut Padişaha hediyeler götürülür ve yeni yıl için Allah’a dualar edilir. Devletin bekasına, toplumun islahına, toprakların bereketine, yarınların aydınlığına dair yapılan bu dualar, yıl başının kutlamasını oluşturmuştur. Bundan fazlası olmamış, günümüzde olduğu gibi israfa kaçınılmamış, harama yanaşılmamış, yeni tanrılar edinilmemiş, dualar Allah’tan başkasına yapılmamıştır. Özellikle de Hz. Muhammed’in “Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa, o da onlardandır” hadisi şerifleri dikkate alınmıştır ve İslam’ın kaidelerine ters, İslam’ın hukukuna aykırı her durumdan kaçınılmıştır.

Bizler de yeni yılı yeni bir hareket olarak görüp yeni bir heyecan içine gireceğiz elbette. Böyle bir anın insanı heyecanlandırması, insanı planlara götürmesi çok olağan bir durumdur. Sürekli yeni bir hayat hayal edenler, yeni başlangıçlara yelken açmak isteyenler, yeni kararlar almaya kalkışanlar için böyle bir an her zaman doğru an olmuştur. Her an doğru bir andır; ancak toplumun nazarında ve izahında heyecan yaratan böyle günler hem doğru andır hem de iyi bir fırsattır.

Madem bir yılı bitirdik, o vakit dönüp o yıl içinde şükredip, şükür namazı kılalım. Madem önümüzde yeni bir yıl var, o vakit o yıl güzel geçsin diye, ihtiyaçlar giderilsin diye dua edip hacet namazı kılalım. Bir tarafta israflar, haramlar, vahşetler cirit atarken, bizler de oturup müslümanın yurdunda, Allah’ın dünyasında haramın bitmesi için, günahların son bulması için, biz dahil herkesin hidayete ermesi için dua edelim. Yeni yılımıza başlarken, ilk hamlemiz, bizi ve bizimle ilgili hiçbir şeyi umursamayan ehli iman olmayan grupların ve devletlerin gelenekleri ile çirkinleşmesin. İlla kutlayacaksak alalım eşimizi çocuğumuzu, ailemizi arkadaşlarımızı, açalım bir film izleyelim. Alalım ailemizi, oturup saatlerce anılarımızı konuşalım, çaylarımızı yudumlayalım. İlla kutlayacaksak ve bu bir kutlamaya benzesin istiyorsak, helalden ayrılmadan, taklitlere kaçmadan, başka dinlere sarılmadan bir kutlama yapalım. Allah’ı ve Allah’ın yasalarını önemsemeyen, onların aksi eylemlerde ve kutlamalarda bulunan zihin ve zihniyetlerin çalışmalarına hizmet etmeyelim. Niyet halis kalsa da fiil de netice de halis kalmaz, fasit olur. Rabbim bizleri muhafaza eylesin.

En doğrusunu Allah bilir.

Yeni Yılınızı Kutluyor, İslam Adına Yeni Devinimlere Vesile Olmasını Rabbim’den niyaz ediyorum. Selam ve dua ile.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir