Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Yasin Ercilsin

Yol ayrımındaki Türkiye ve Kars’ın kaderi

Geçtiğimiz haftasonu Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de toplanan G20 zirvesinden çıkan sonuçlar önümüzdeki birkaç yıl içinde dünya siyasetindeki olası tartışmalar ile birlikte ekonomik ve askeri kamplaşmaların daha da sıkılaşacağı, hatta ülkeler arası blokların çatışacağının göstergesi niteliğinde.

Kuşkusuz bu süreçten en çok etkilenecek ülkelerin başında da Türkiye gelmekte.

Batı” destekli 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yeni bir politik perspektif geliştirmek zorunda kalan Türkiye, tıpkı İkinci Dünya Savaşı sırasında Milli Şef İsmet İnönü Türkiyesinin içine düştüğü “sancılı” diplomatik ve askeri sürecin bir benzerini yaşayacağının sinyallerini veriyor.

Zira son beş altı yıl içerisinde geliştirilen “Mavi Vatan” tezi; Akdeniz’deki Batı stratejilerinin karşısında Türkiye’yi büyük aktörlerden biri haline getirmiş durumda.

Yine aynı şekilde Kafkasya’da da Karabağ Savaşları’nın sonunda Azerbaycan-Türkiye ittifakının bölgede “geçer akçe” olması uluslararası sahada Türkiye’nin “aktif” unsurlarını devreye sokabilceğinin göstergesi. Bu durum İran ve Rusya ile birlikte Batı ittifakını da rahatsız ediyor!

Nitekim G20 zirvesinde Türkiye’yi “es” geçen Hindistan’dan başlayıp Avrupa’ya uzanan koridorun planlanması, Kafkasya’da bölgesel aktörleri; İran, Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirebilecek olası Ermenistan-Azerbaycan Savaşı ile ABD’nin bölgeye yerleşme “düşüncesi” Türkiye’yi tercihe zorlayacak nedenler arasında yer alıyor.

Çin’den Avrupa’ya uzanacak Kars ve Iğdır’ın da geleceğini yakından ilgilendiren “Bir Kuşak Bir Yol ProjesiTürkiye’nin kilit rolünü pekiştirecek önemli bir hamle ancak NATO üyesi Türkiye’nin bu projeyi desteklemesi “Batı” ittifakını tedirgin ediyor!

Bu tabloda “Batı” dünyasının Ukrayna’da Rusya ile Pasifik’te Tayvan üzerinden Çin ile Kafkasya’da ise İran ile hesaplaşmayı denemesi kaçınılmaz bir son…

Peki Türkiye’nin burada alması gereken tutum ne olacak? İşte bu sorunun cevabı konusunda Türkiye’nin hızla atması gereken adımlar var.

Birincisi, Atatürk’ün savaş stratejilerinden biri olan “iç cephe” kavramı çerçevesinde ülkedeki bütün etken politika belirleyicileri milli ittifak kapsamında güçlü tutmak.

(Yeni anayasa çalışmaları bu çerçevede mi izleyip göreceğiz!)

İkincisi, Batı’nın olası bir İran’ı Suriyelileştirme adımında Türkiye ne yapacak?

Bunun hazırlığının yapılması gerekiyor.
Zira Türkiye Batı’nın İran operasyonuna hayır “demez” ise (ya da “diyemez” ise) ağır sonuçlar ile karşı karşıya kalacak!

1-) Türkiye; batı, güney ve doğudan NATO tarafından kuşatılmış olacak!

2-) 2003’te Türkiye’nin de katıldığı Ottawa Sözleşmesi gereği Kars ve Iğdır hattındaki mayınlar temizlendi!

(2010 yılında Suriye sınırındaki mayınlar da temizlenmişti!)

Batı’nın muhtemel bir İran operasyonunda Türkiye büyük bir göç dalgasının içinde kalacak!

(İlk etapta özelikle Ağrı, Iğdır ve Kars hatta Erzurum’u büyük bir nüfus bunalımı bekliyor olacak.)

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir