İsrail’in Filistin’e yönelik yaklaşık 3 aydır aralıksız süren saldırıları karşısında 20 binin üzerinde can kaybı yaşanırken 57 binden fazla yaralı olduğu söyleniyor. Can kayıplarından 9 bini kadın ve çocuklardan oluşuyor. Her an ve adımı ile savaş suçu ve insan hakları ihlali ile sınırları zorlayan İsrail için devletler ses çıkarmasa da birçok ülkede milyonlarca insanın tek yürek olduğu görülüyor.
Kısa bir dünya turu atacak olursak;
Hollanda’da yaklaşık bin avukat bu insan hakları ihlali için dava açmaya hazırlanıyor.
Londra’da yüzbinlerce vatandaş Filistin için yürüyüş yaptı.
Washington’da yüzbinlerce vatandaş hem İsrail’i hem Amerika’nın tutumuna karşı durmak için sokaklara döküldü.
İtalya’da Pisa Kulesine koskoca Filistin bayrağı asıldı.
Almanya’nın başkenti Berlin’de “Filistin’e Özgürlük” gösterileri yapıldı.
İspanya’nın başkenti Madrid’de öğrenciler Filistin için bir araya geldi.
İngiltere’de parlamento önünde ateşkes için gösteri düzenlendi. Savaş ve soykırım üzerine çalışan 800 akademisyen ortak çağrı yaptı.
Ve daha niceleri…
Görüldüğü üzere dünya çapında bu gösterileri düzenleyen ülkelerin veya vatandaşların Müslüman olmadıkları, insani refleksleri ile bu duruma karşı çıktıklarını görmekteyiz. Bu durum ve duruş gösteriyor ki Filistin meselesi insanlık meselesidir. Ve herkesin bu konuda bir tarafını belli etmesi önemli ve gereklidir.
Kısaca Ortadoğu turu yapacak olsak turumuz gerçekten kısa sürecek. Çünkü özellikle devlet başkanlarının bu konudaki duyarsız ve yapmacık tavrı durumun vahametini ortaya koyuyor. Yapılan bir gösteride 10 katılımcı bulunuyor ve yarıdan fazlası yabancılardan oluşuyor.
Ülkemizde ise binlerce, kimi zaman yüzbinlerce insanın bir araya gelerek bir duruş sergilediği bu meselede eleştirilecek birçok husus da dikkatimizi çekmiş durumda…
İsrail katil, zalim ve haksız… Bunun farkındayız ve karşı duruş sergiliyoruz. Ancak ıskaladığımız çok şey var… Maalesef protesto gösterisi yaparken kendi polisimizle askerimizle tartışma, çatışmaya girişiyoruz.
Bu şekilde içimizde olan kin ve nefreti karşımıza çıkan kim olursa ona yöneltiyoruz.
Kriz durumlarında özellikle milletin birbirine girmemesi, devletimizi zora sokacak hadiselere mahal verilmemesi ve provokatif eylemlere girişilmemesine özen gösterilmelidir.
Örneğin gidip de İncirlik üssüne baskın yapılmamalıdır. Krize yol açacak hamleler ile devlet zor durumda bırakılmamalıdır. Boykot yapacaksak sadece küçük birkaç işletmenin boykot hareketi ile değil büyük zincir mağaza ve marketlerin boykot yapması ile sesimiz duyulur hale gelecektir.
Gidip McDonalt’s veya Starbucks’ın çalışanlarına saldırmak camlarını kırmak bir protesto olmamalıdır.
Hele gidip o mekanlarda oturma eylemleri yaparken onların ürünlerinden tüketmeyi de ihmal etmemeyi milletin gözüne sokmamalıyız.
Gidip kola satın alınıp dökülmesi protesto olmamalıdır. Farkındalık oluşturmak illa ki etkilidir. Ancak insanları birbirine düşürmek veya kendi toplumumuz içinde kutuplaşmak son derece yanlıştır. Kimse kötü niyetle birşey yapmasa da kötü niyetli insanların provokatif eylemlerine ve çıkarlarına aracı olmamalıdır.
Bir de bu olaylara sevinircesine tutum sergileyenlerimiz var maalesef… Daha olayların ilk gününde Filistinlilerin dedelerinin toprak sattıklarına dair kanıtlar bulmaya çalışan akademisyenlerimiz gazetecilerimiz de var.
Ayrıca fi tarihinde bir savaşta bizi desteklemedikleri için bizim de şu an onların yanında olmamamız gerektiğini savunanlar… ifadeler, zihinler ve etkileri oldukça korkunç…
Velev ki bu iddialar doğru (Ki uzmanlarından bilgi alma düşüncesi kimsenin umurunda olmadı.) olsa bile kim dedesinin işlediği cürümden yargılanabilir. Velev ki doğru, bu durum binlerce çocuğun katledilmesini meşru kılar mı? Neye ortak olduğunuzun farkında mısınız? Karşımızda olanlar, öldürmek için bebek arıyorlar?
Bir duruş gerek elbet.
Kısaca bir yol haritası çizip bir temel eleştiri ile yazımı tamamlamak istiyorum.
Tüm hekimler sağlık kurumu adına yapar.
Tüm avukatlar, yargı mensupları çıkar adalet adına yapar.
Ordumuz çıkar savaş etiği adına yapar.
Zincir marketler, mağazalar çıkar köklü bir boykot politikası izler.
Tüm din alimleri birleşip dinen reddiye sunmak.
Sosyal medya aktörleri çıkar milyonlarca takipçilerine hem Türkiye’ye hem dünyaya bu politikaları yayar, anlatır. Milyonlara ulaştırır.
Bakalım böyle yaptığımız zaman bu duruşun sesi ta nerden çıkıyordu. Ama biz kan kusacak yer arıyoruz kimseyi bulamayınca birbirimize sarıyoruz. Yahu aynı fikirde olduğumuz bir konuda nasıl ölümüne kavga ediyoruz…
Boykot listesini görüyoruz değil mi? Neden hiçbirini üretemiyoruz? Bu liste aynı zamanda bir utanç listesidir. Hafife almaya sıra geldiğinde İstanbul’un yarısı bile kâfi diyoruz, Konya’dan küçük diyoruz ancak o listeyi o alaya aldığımız ülke üretiyor… Burada biraz düşünmeliyiz değil mi? Bilim ile güçlenip, inancımızla bir arada olup milli kimliğimizle dik durup ahlakımızla örnek olmalıyız. Bilim, ilim, ahlak ve liyakatin önemi daha büyüktür şehirlerin büyüklüğünden…
Tespitleriniz okadar doğruki teklifleriniz de bir o kadar mantıklı ve de çözüm odaklı .inşallah büyük yankı uyandırır .ve bir ülke adına yapılan vicdani bir özeleştiri olduğu çok açık.tebrik ederim
Allah ebeden razı olsun hocam size katılıyorum çok isabetli ve yol gösterici tespitlerini var tebrik ederim