Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Yasin Ercilsin

Devlet Kars’ta “kiracı” mı?

Bu yazıya başlamadan önce böyle bir başlık atmanın bir Karslı için çok üzücü duygulara sebep olduğunu belirtmek isterim.

Zira Kars’ın 40 yıl Rus esaretini yaşadığı, Ermeni çetelerin Müslüman katlettiği acı hatıralarla dolu yıllarda bile vatanını bırakıp gitmemiş, ay yıldız bayrağa hasret yaşamış bir ailenin ferdi olarak böyle bir yazı yazmanın ne kadar zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

Ancak birkaç gündür yaşanan bu süreç beni Karslı bir vatandaş olarak bu yazıyı yazmaya mecbur bıraktı. Birkaç gün evvel haber sitelerinde şöyle bir haber yer aldı. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü’nün Kars’tan Erzurum’a taşınması kararı alınmış!

Hey Hat!

Dışarıdan bakınca abartılacak ne var denebilir hatta bazı kimselerin umurunda bile olmayabilir.

Fakat bu karar Kars’ın makûs talihinin bir parçası ve adeta tarihin yeniden tekerrürüdür. Kars’ın ve Karslının mazisi güzel günler kadar acılar ile de doludur. Kars’ın caddeleri, sokakları tarihin izlerini taşır. Hem yaz aylarında hem de kış aylarında sizi büyülü bir dünyaya sürükler.

Ebu’l-Hasan Harakani’nin Türbesi, Namık Kemal’in evi, Fethiye Cami, On İki Havari Kilisesi, Ani Harabeleri, Kars Kalesi, hamamları, tabyaları, Baltık Mimarisi binaları, Katherina Av Köşkü say say bitmez…

Ne yazık ki bütün bu yapıların korunmasına tarihin, kültürün ve en önemlisi şehirde turizmin gelişmesine katkı sağlayacak en önemli kurumlardan biri olan Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü Kars’tan alınıp Erzurum’a taşınacak.

Yani özetle bütün tarihi ve kültürel dokuyu koruyan, kollayan bir kurum “tarih ve kültür mirasını” korumaya ihtiyaç yokmuş gibi ya da önem seviyesi çok düşük düzeydeymiş gibi gösterilerek Kars’tan alınıp başka bir ile veriliyor.

Bütün siyasi parti temsilcilerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız bu karara karşı çıkmalı ve gereken çabayı göstermelidir.

Aksi takdirde “Biz Karslıyız” demelerinin hiçbir manası yoktur.

Soruyorum hepimize tarihini, kültürünü koruyamadıktan sonra avazımız çıktığı kadar Karslıyız demenin ne manası var!

Bu ve benzeri kararlar alınmaya devam ederse, Kars gelişmekten çok geriye gidecektir.

Yıllardır umutla beklediğimiz, makûs talihimizi yeneceğiz diye düşündüğümüz bu süreçte bir kez daha hayal kırıklığına uğradık.

Hayalimiz odur ki Zengezur Koridoru açılacak ve Kars Güney Kafkasya’nın parlayan yıldızı olacak, gerçek turizm potansiyeline kavuşacak, Doğu Ekspresi ile güzelliğini dünyaya duyuracak.

Bizim şehrimizi idare edenlerden beklentimiz Kars’ı yaşanılacak bir şehir haline getirmek, tarihi, kültürü doğası ile var olmasını sağlamaktır.

Fakat dönüp dolaşıp hep aynı yerde düğümleniyoruz.

Kars sıradan bir Anadolu şehri değildir. Yüzyıllardır uğruna büyük savaşların verildiği bir medeniyet kentidir. Kars Rus ordularına karşı gösterdiği direniş nedeniyle Osmanlı “ZAFER” Nişanı ile onurlandırılmış bir şehirdir.

1924 yılında Reisicumhur Mustafa Kemal Paşa Kars’a geldiğinde İsmet Paşa’ya “şehrin yöneticileri çok uzun süre görevde kalmalı ve hassasiyetle şehri idare etmeliler” diye talimat vermiştir.

Kazım Karabekir Paşa vefat ettiğinde Kars 40 yıllık düşman işgalinden kurtulurken Kars Kalesi’ne çekilen bayrağı sardılar tabutuna.

Karabekir Paşa için bu kadar kıymetli idi Kars

Kars’ın ilk belediye başkanlarından İttihatçı Cihangirzade İbrahim Bey’i İngilizler sürgüne yolladı, Malta’da hapse attılar ama çok sevdiği Kars’tan yine de vazgeçmedi.

Birinci Dünya Savaşı’nın arifesinde Kars için savaşmam lazım diyerek Balkanlardan Kars’a dönen yine Cihangirzade İbrahim Bey’di.

Anadolu’da Halit Paşa’nın namı o kadar büyüktür ki halk arasında “Deli” namıyla bilinir ve denirli ki ‘düşmanın sıktığı kurşun işlemez Halit Paşa’ya, paltosunu salladığında mermi çekirdekleri etrafa saçılır, İşte o Halit Paşa “Karsıalan” soy ismini aldı. O kadar değerli idi Kars onun için…

Bazen de öyle kararlar alınıyor ki tarihin karanlık ve acı sayfaları bize tekrar hatırlatılıyor!

Kars, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 1945’ten 1960 yılına kadar işgal tehlikesi geçirdi. Ruslar 1960 yılında bu taleplerimizden vazgeçiyoruz diyene kadar diken üstünde yaşadık.

Bu sırada Ruslara karşı ordunun savunma hattı için Erzurum merkez seçildi. Yine Kars dışarıda bırakılmış, öncü sınır karakolu yapılmıştı.

1960 Darbesi’nin ardından Erzurumlu Cemal Gürsel Paşa’nın başında olduğu Milli Birlik Komitesi, muhalif subayları Kars Kalesi’ne hapsetmeyi düşündü.

Kars’ı sürgün yeri olarak gördüler. Kars, 1980 kışında yakıt bittiği için donma tehlikesi geçirdi, bu durum dönemin devlet ricali ve Kenan Evren’in umurunda olmadı.

Tüm bu yaşananları da düşününce insan sormadan edemiyor.

Ne zaman yenecek Kars bu makûs talihini? Hak ettiği değeri görecek mi?
Yoksa devletimiz Kars’ta “kiracı” mı?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir