Geçmişten günümüze kendiliğinden yıkılan binaların hafızalarımızda bıraktığı acı anıları hatırlayalım; özellikle medyaya yansıyan ve toplumsal olarak büyük infial yaratan Konya’da 2004 yılında kendiliğinden yıkılan ve 92 kişinin öldüğü Zümrüt Apartmanı…
İstanbul Kartal’da 2019 yılında yıkılan ve 21 kişiye mezar olan Yeşilyurt Apartmanı…
Şimdi bunlara bir yenisi de yakın zamanda Küçükçekmece’de eklendi.
Küçükçekmece’de yıkılan bu bina bize gösterdi ki; özellikle İstanbul’da 1999 öncesi yapılan, herhangi bir mühendislik hizmeti almamış ve o günün koşullarında doğru yapı malzemeleri kullanılmamış yapılar hızlı bir şekilde yenilenmeli.
Küçükçekmece’de yıkılan bina mikro bir deneyimdi. Bu bina sadece düşey yükten etkilendi. Bilindiği üzere deprem; titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak geçtikleri ortamlarda yaptığı sarsıntı olayıdır ve şehrin ya da bölgenin tümünü etkileyen bir durumdur.
Yapılar performans olarak incelendiğinde; riskli ve çok riskli olarak tanımlananlar amiyane tabirle “tabut ev” olarak nitelendirilir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesine başvuran yapı sahiplerinin talebi ile incelen binaların yaklaşık 1600’ünün çok riskli olduğu tespit edilmiştir. Yani incelen binaların yaklaşık 1600’ü herhangi bir deprem ya da dışarıdan bir müdahaleye maruz kalmasa bile kendiliğinden yıkılabilecek durumda. Tabi şunu da belirtmekte fayda var, İstanbul’un durumu 1600 çok riskli bina ile sınırlı değil. Taramalar ve kontroller yapıldıkça bu sayının çok daha yükseleceğini biliyoruz.
Depreme maruz kalmasa bile mevcut yapılarımızın durumu iyi değil. Kentsel dönüşüm veya doğru güçlendirme yöntemleri ile güvenilir bir yapıda oturmak lüks değil, ihtiyaçtır.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının son verilerine göre İstanbul’da 7,5 milyon bağımsız bölüm bulunmakta ve bunların 600 bininin acilen dönüştürülmesi gerekmektedir.
İstanbul’u kapsayan bina envanter bilgisi maalesef yok. Öngörü ve varsayımlarla hareket ediliyor.
Örneğin; içeriğinde bina bilgilerinin yer alacağı ve adına da Bina Deprem Kimlik Belgesi denilecek bir doküman sistemi ile bina girişlerinde yer alacak bir QR kod sayesinde; bina hakkında bilgi sahibi olunabilir. O binadan ev kiralayacak ya da daire alacak kişilerin bilgi sahibi olacağı bu sistem üzerinde kısa bir süre çalışıldı ama maalesef bu çalışmalar bir türlü uygulama aşamasına geçemedi.
Bu ve buna benzer birçok güzel fikir sadece teoride kalıyor. Pratiğe dökemiyoruz.
Bu çalışmalar hayata geçirilmiş olsaydı vatandaşlarımız oturacağı bina hakkında bilgi sahibi olacaktı. Böylece vatandaş kötü durumdaki binadan ev kiralamayacak ya da ev almayacak. Bu durum mal sahiplerini kentsel dönüşüme ya da güçlendirmeye mecbur bırakacaktı.
Evet henüz bir bina envanter sistemimiz yok. Ancak yeni ev alacak veya kiralayacak vatandaşlarımız bazı basit tarama usulleri ile daha güvenli diyebileceğimiz yapıları tercih edebilirler.
Binanın bodrum katına inip ortamın nemini, rutubetini kontrol edilebilir. Özellikle eski yapıların nem ve rutubete maruz kalmış yapı elamanlarında korozyon yani demirlerde paslanma olur. Bu durumda olan binalardan uzak durulmalıdır.
Yumuşak ve zayıf kat olarak bilinen ve altında dükkân ya da iş yeri olan özellikle eski binalardan da uzak durulmalıdır.
Kalın sağlıcakla…