Sosyal medyada gezinen harika tespit üzerine birkaç kelam etmek hasıl oldu.
Buyrulur ki; “4 grup insan var; Birincisi, bilir, bilir ki bilir; ikincisi bilir, bilmir ki bilir; üçüncüsü, bilmir, bilir ki bilmir; dördüncüsü, bilmir, bilmir ki bilmir.”
Anlaşılabilir olması açısından birincisi, biliyor, bildiğini de biliyor, ikincisi biliyor ama bildiğini bilmiyor, üçüncüsü, bilmiyor ama bilmediğini biliyor kabul ediyor, dördüncüsü, bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor.
Bilmediğini bilmeyenden, kabul etmeyenden uzak dur ondan göreceğin tek şey zarar olur.
Bilmediğini bilen kabul eden insanı korumak öğretmek gerek. Çünkü öğrenmeye açıktır. Zarar gelmez.
Bildiğini bilmeyen ise kendini kapatmış insandır. Ondan faydalanmak, ışığını açmak lazımdır. Bildiğini göstermesini sağlayın.
Esas ki bilen ve bildiğini de bilen yani onun ağırlığını taşıyanı rehber eyleyin ve o ariflerin ardından gidin.
Geldiğimiz noktada herkesin herşeyi bildiği ve her konuda fikir sahibi olduğu olmak zorunda hissettiği bir dönemde arifi tekrar tarif etmek gerektir. Biliriz ki boş bir bardak dik durur ve eğilmez; onu dolduran sürahi eğilir. Anlarız ki temelsiz bir dik duruş boş bir bardağın sürahiye olan münasebetinden farklı değildir.
Her birimizin çevresinde vardır; bir iletişim esnasında sadece kendisi konuşmak isteyen ve her konuda fikri olan zatı muhterem. Ve maalesef bir geçmişimiz veya geçememişimizden kaynaklı bağımız vardır. Bu bağ o ilişkiyi ve doğal olarak o zorba iletişimi bize zorunlu kılar.
Ancak yine dikkat ederseniz o iletişim hem size keyif vermez hem de motivasyonunuzu, enerjinizi düşürür. Şu konu da mühim kendimize de bakalım, eleştiriye ne kadar açığız? Yapılan her eleştiriye savunma yapıyorsak biraz kendimiz de çekidüzeni hak ediyoruz.
Karşınızda ise eleştirebildiğiniz kişi ile bağ kurunuz, zaman; dostluk, sevgi için tek belirleyici değildir, bilirsiniz zaman sadece armutları olgunlaştırır.
Sürekli sırat köprüsünde gider gibi ilerleyen ilişkileri korumakla zaman harcamayınız.
Ne diyorduk; inceldiği yerden kopmasını bekleme, kes ipi kurtul!