Oxford Sözlüğü, yılın kelimesini seçti: ‘Brain rot’ yani ‘beyin çürümesi’…
Beyin çürür mü?
Evet çürür!
Aslında pek çok sosyal medya kullanıcısı bu hastalığın farkında ancak tanı konulmamıştı. İşte şimdi tanı da konuldu.
Bugün dünyada 5 milyardan fazla sosyal medya kullanıcısı var. Türkiye’de ise bu sayı 57 milyonun üzerinde ve her geçen gün katlanarak artıyor.
Sosyal medya kullanım yaşı da hızla düşüyor. Bugün yeni doğan çocuğuna kimlik çıkarmadan önce sosyal medya profili oluşturan bir aile görsem ya da duysam hiç şaşırmam.
Dijital mecralar, toplumsal yaşama bu kadar sirayet edince gündelik dile de etki ediyor. Oxford Sözlüğü, geçtiğimiz yıl “rizz”i yılın kelimesi seçmişti. Sosyal medyada “karizma” kelimesinin kısaltması olarak kullanılan bu kelime, gündelik dile ise TikTok aracılığıyla girdi. TikTok’ta #rizz etiketli içerikler milyarlarca kez seyredildi. Yine YouTube ve Twitch’de yayın yapan çevrimiçi yayıncılar da bu terimi sıkça kullanıyor.
‘Brain rot’ da yine sosyal medya ile ilintili bir terim… Sosyal medyada uzun süre kaydırarak izlediğimiz anlamsız videolar, beynimizi çürütüyor!
‘Brain rot’, “özellikle çevrimiçi içeriklerin aşırı ve sürekli tüketimi sonucunda kişinin zihinsel veya entelektüel durumunun bozulması” olarak tanımlanıyor.
Daha önce yazdığım “Dijital Obezler Çağı” başlıklı yazımda da bu soruna dikkat çekmiştim. Nasıl ki aşırı fast food tüketimi, obezliğe ve pek çok kalp, damar hastalığına sebep oluyorsa gün boyunca maruz kaldığımız, tüketmekten haz aldığımız anlamsız ve içi boş videolar da bizi birer dijital obeze çeviriyor.
Midemize verdiğimiz önemi beynimize de vermeliyiz. Kendimizin ve çocuklarımızın sağlıklı birer birey olarak yaşama devam etmesini istiyorsak beynimizin çürümesini engellemeliyiz.
Peki beyin çürümesini nasıl durduracağız?
Bu konuda Prof. Dr. Selçuk Şirin hocamıza kulak vermenizi öneririm. Selçuk Hoca, Gazete Oksijen’de yazdığı “Dijital çağın sessiz tehdidi: Brain Rot” başlıklı yazısında beyin çürümesini durdurmanın kolay olmadığını ama mümkün olduğunu belirterek bize bir takım önerilerde bulunuyor:
- Gençler, akıllı telefonla daha geç tanışmalı ve okullarda telefon kullanmamalılar.
- Ekran zamanı kadar ekran kalitesine de odaklanmalı. İnternet ortamında bizi zihinsel açıdan geliştirecek içerikleri tüketmeye gayret etmeliyiz.
- Ebeveynler çocuklarına rol model olduklarını akıllarından çıkarmamalı ve buna göre ekranı kullanmalılar.
- Belirli zamanlarda ‘sosyal medya detoksu’ yapılmalı ve ekrandan uzak durulmalı!
Tabii bu tavsiyeler bireye yönelik… Bir de devletlerin hatta uluslararası örgütlerin sosyal medyanın olumsuz yönleriyle mücadele noktasında atmaları gereken adımlar var.
Ancak biz her şeyi devletten beklemeden önce üzerimize düşeni yapalım.
Beynimiz çürümeden önlemimizi alalım!
YORUMLAR