Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Kutfettin Fırat Şan

İyilik? Doğruluk?

İyi insan kimdir?

Ya da şöyle soralım: “İyilik nedir?”

İlişkilerimizi hep bunlar üzerine kurduğumuz için sanırım en çok bunu sormamız lazım kendimize. Birilerine iyi demek birilerine kötü demek kolay aslında günümüz ilişkilerinde…

Ancak iyiliğin ne olduğu konusunda bu kadar kolay karar verebiliyor muyuz? Hayatımızın sosyolojik değerlendirmesini yaparken iyi insanı tanımlayabildiğimiz gibi iyiliği de tanımlayabiliyor muyuz?

Bence hayır!

Neredeyse tüm ilişkiler, menfaatler üzerine ya da menfaatlerin paralelliğine uygun kurulduğu için gerçek iyilik nedir bilmeyiz pek…

Birinin yaptığı işin iyi bir eylem olmasını sağlayan temel etken kişinin menfaatine uygun olup olmamasıyla mı ilgilidir yoksa iyiliğin öz tanımıyla mı ilgilidir?

Literatüre bakarsak, iyiliğin tanımı bellidir ve değişmez ve iyilik bu tanımla doğru orantılıdır. Ancak ilişkilere bakarsak iyiliğin tanımı çok da önemli bir etken sayılmamaktadır. Eylem bize yarıyorsa iyidir, yaramıyorsa kötüdür. Kötü değilse bile “bananedir!”

İşte bunun içindir ki kötülüğe karşı ilk tepkimiz sükunet ve merhamet olmuyor. Aksine şiddet, öfke ve kınama oluyor. Bu doğru bir yaklaşım mıdır muamma; ancak iyi bir yaklaşım değildir. Hayatını sırf doğruluk üzerine kuran insanların sanırım erişemeyeceği tek yer “iyilik makamıdır.” Ancak hayatını iyilik ve doğruluk üzerine kuranların bu makama erişmesi mümkündür hatta neredeyse yakındır.

Doğruluk ve iyilik! Birbirlerine ne kadar da yakın iki kelime değil mi? Ama bir o kadar da uzaklar. Aynı şeyler değil ama aynı şeye hizmet ederler. Aynı manalara hizmet etmez ama aynı anlam bütünlüğü içindedir. Kısaca doğru yapıyorum kanısı, iyi biriyim sanısına dönüşebilir. Bu bizi iyiliğe götürmez, iyilikten uzaklaştırır.

“Ancak tevbe edip inanan ve sâlih ameller işleyenler müstesnâ. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirecektir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir. (Furkan, 70)”

Özellikle din algısının yoğun olduğu toplumlarda “iyilik ve doğruluk” bütünlüğünün yerleşmesi daha mümkündür. Zira iyilik, bir Tanrı buyruğudur! Zira doğruluk, bir Tanrı buyruğudur. O halde iyiliğin tanımı sadece bireysel menfaatlerin korunması değil toplumsal menfaatlerin de korunması ile ilgilidir. Hatta toplumsal menfaatlerin korunması adına bireysel menfaatlerin yer yer rafa kaldırılması ile de ilgilidir.

Peki ilk soruya dönelim, iyi insan kimdir?

Bence gayet açık: “İyiliğin tanımına erişen ve bunu doğru bir şekilde yaşayan kimsedir.”

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir