Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Atıf Özbey

DEM, muhafazakar Kürt halkının partisi değildir!

1 Ekim’den bugüne Türkiye’de gündem baş döndürücü bir şekilde değişiyor.

Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’de yaptığı konuşmada, kamuoyunun dikkatini Siyonist İsrail’inarz-ı mevud” planına çekti. İsrail’in saldırganlığının Türkiye’yi de içine aldığını belirtti.

“Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır.” dedi.

Sn. Devlet Bahçeli de aynı oturumun sonunda DEM’in sıralarına giderek DEM Eş Başkanı Bakırhan ile tokalaştı.

İlk grup toplantısında bildiğimiz terörsüz Türkiye perpestikfiyle Öcalan’a çağrıda bulundu.

PKK terör örgütü ise maalesef gecikmeden TÜSAŞ’a saldırıda bulundu. DEM’li belediye başkanların bir kısmı görevlerinden alındılar. Yerlerine kayımlar atandı. DEM Eşbaşkanı, hükümeti eleştireceğine partililerini bir nevi ayaklanmaya davet etti.

ABD’nin Kuzey Suriye’de, terör örgütleri PKK/PYD/YPG’ye her türlü silah ve para desteği verdiği bir gerçek.

İşgalci İsrail’in katil yöneticileri açıkça bu gruplarla birlikte hareket ettiklerini söylüyorlar.

7 Ekim’den bu yana DEM yöneticileri, PKK/PYD/YPG terör örgütlerin sözde yöneticileri Filistin, Gazze meselesinin Arapların meselesi olduğunu söylüyorlar. DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan bir süre önce doğudaki medreselerin asimilasyon politikalarını gerçekleştirdiklerini söylemişti.

Halbuki bölgede Kürtçe dilini öğreten bu müesseseler!

Ahmed-i Hani’nin yazarı olduğu Kürtçe Mevlid bu medreselerde öğretiliyor ve bu medreselere hukuki statü kazandıran, maddi destek veren de Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’dır.

Selahattin Demirtaş, kendileri için Taksim’in önemini anlatırken “Mescid-i Aksa Yahudiler için ne ise bizim için de Taksim meydanı odur” demişti.

Gülten Kışanak ise “Her konuda CHP ile farklı fikirdeyiz. Ancak irtica konusunda aynı düşünüyoruz.” demişti.

Diyarbakır’da 100 binler Gazze’deki soykırımı protesto etmek için yürüyüş yapınca bu zevat bir hayli üzülmüştü.

HDP içerisinde bulunan muhafazakar milletvekillerin tümü son seçimlerde listelerin dışında bırakıldı. Altan Tan, Nimetullah Erdoğmuş, Hüda Kaya bunlardan bir kaçı…

Seçimlerde Partinin ismi Yeşil Sol’du. Kayıpları yüksek olunca ismi bu sefer DEM yaptılar.

SES Parti Genel Başkanı Sn. Ayhan Bilgen çok önceden bu ve benzeri gidişata hep itiraz etti. İtirazları önemsenmeyince, bugüne kadar kimsenin cesaret edemediği bir demokratik tepkiyi ortaya koydu: HDP’den istifa ederek Türkiye’nin Sesi Altınçağ Partisi’ni kurdu.

Gelelim Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’e…

Parlamento muhabiri olmam hasebiyle kendisi hapisteyken serbest bırakılmak için Meclis’te kimi Sn. Bahçeli’nin kapısına gönderdiğinin şahidiyim.

Görevden alınmasına tepki göstermek için kullandığı “Cennete değil cehenneme giderim” şeklindeki ifadeleri de dinimizin akaidi ile ilgili nasıl bir ideolojiye sahip olduklarını açıkça ortaya koyuyor.

Ortadoğu’da sürmekte olan Siyonizm savaşının hedefinde Türkiye’nin de olduğuna, CHP ve DEM dışında herkes inanıyor.

Bunu İsrail yetkilileri de açıkça söylüyor. Bu savaş kimin hangi safta olduğunu net olarak ortaya koyuyor.

Bugün kimin mazlumdan kimin zalimden yana olduğu, açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

HEP/DEP/HADEP/DTP/BDP/Yeşil-Sol/ DEM, aynı çizgide 33 yıldır siyaset yapan bu hareket hiçbir dönem de dindar/muhafazakar kürdün derdiyle ilgilenmemiştir.

İslam dinini emperyalizm ve asimilasyon aracı olarak görmüşlerdir. Medreselerin kökten kapatılmasını istiyorlar.

Tasarruf tedbirleri için önce Diyanet’in bütçesinin kesilmesini önerirler. Siz bu 33 yıllık süreç içerisinde bu partinin tek bir yetkilisinin, Doğu ve Güneydoğu’da şu köyün imamı Şafii ilmihalini bilmiyor, Kürtçe mevlidi okuyamıyor, bu sorunu çözelim” dediklerini duydunuz mu?

Zaman zaman bir kaç muhafazakarı göz boyamak için aralarına almışlardır. Ancak son seçimlerde buna da son vermişlerdir.

Türkiye’de ne kadar uç ateist, komünist varsa bu hareket Kürt seçmenin oylarıyla onları Meclis’e taşımıştır.

Ertuğrul Kürkçü, Kars meydanında yumruğunu havaya kaldırarak, “Ben sonuna kadar sosyalistim” demiştir.

Ben Müslüman bir Kürt olarak bu harekete hiç destek vermedim. Çünkü benimle yanı dindar Kürtle bir alakaları, dertleri, hedefleri olmadığı gibi inançlı Kürt’ten oldukça rahatsızlar.

Ez cümle DEM dindar Kürdün temsilcisi de partisi de asla değildir!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir