Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya

Başlangıç safhasındaki hemoroidde cerrahi tedavi gerekmiyor

İSTANBUL (AA) – Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gökbayır, özellikle başlangıç safhasındaki hemoroid rahatsızlıklarında …

Bu haberin fotoğrafı yok

İSTANBUL (AA) – Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gökbayır, özellikle başlangıç safhasındaki hemoroid rahatsızlıklarında cerrahi tedavi gerektirmediğini belirterek, “Bu safhada, varsa kabızlığın diyet ve ilaçlarla ortadan kaldırılması, düzenli tuvalet alışkanlığının edinilmesi sağlanır.” ifadesini kullandı.

Türkiye İş Bankası grup şirketleri arasında yer alan Bayındır Sağlık Grubu'ndan yapılan açıklamaya göre, günlük hayatı olumsuz etkileyen, halk arasında basur olarak da bilinen hemoroid her yaşta ortaya çıkabiliyor. Özellikle 45 ile 65 yaş aralığındaki yetişkinler ve hamile kadınlarda daha çok rastlanıyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Bayındır Söğütözü Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gökbayır, hemoroid tedavisine geç kalınma sebepleri arasında, hastaların en sık yaptığı hatalardan biri olan utanma duygusu nedeniyle muayeneye gitmekten kaçınmaları olduğunu belirtti.

Hemoroidin anüs bölgesindeki toplardamarların genişlemesi anlamına geldiğini ifade eden Gökbayır, “Hemoroid anüs çevresi ve rektum dediğimiz anüs iç kısmında oluşuyor. Köken aldığı yere göre hemoroidler ikiye ayrılıyor; anüs çevresinden köken alanlar 'dış hemoroid' ve anüs iç kısmından köken alanlar ‘iç hemoroid’ olarak sınıflandırılıyor. Ayrıca iç hemoroidler kendi içinde 1’den 4’e kadar evrelendiriliyor. 1 başlangıç, 4 en ileri safha olarak kabul ediliyor.” açıklamasında bulundu.

Gökbayır, hemoroidin nedenlerine dair şunları kaydetti:

“Kalıtsal nedende, hemoroid ve varis gibi toplardamar genişlemesinin sebep olduğu rahatsızlıklar genetik yatkınlıkla çocuklara aktarılır. Hemoroid hastalığının en önemli nedeni kabızlıktır. Kabızlık nedeniyle tuvalette aşırı ıkınma makattaki toplardamar basıncını artırarak genişlemeye sebep olur .Gebelikte ise hamile kadınlarda sık görülen konstipasyon yanı sıra rahim kısmında bebek büyüdükçe artan basınç toplardamarlara baskı yapar. Bu durum kadınlarda hemoroid oluşumu riskini artırır. Obezite nedeni ise diğerleri kadar risk taşımasa da fazla kilolu insanlarda da toplardamar genişlemesi sık görülür.”

– “Başlangıç safhasındaki hemoroid rahatsızlıklarında cerrahi tedavi gerekmiyor”

Hakan Gökbayır, hemorodin genelde ilk aşamada semptom göstermediğini ancak ilerleyen dönemlerde bazı belirtilere neden olduğunu ifade ederek, belirtiler görüldüğünde mutlaka bir uzmana başvurulması gerektiği vurguladı.

Gökbayır, hemoroide neden olan belirtilere ilişkin şunları kaydetti:

“İç hemoroid hastalarında en sık görülen belirti açık kırmızı renkteki kanamadır. Tuvalet kağıdında, dışkıda ya da dışkılama sonrası klozete damlama şeklinde görülür.
Anüste ele gelme durumu hem iç hem de dış hemoroid hastalarında en belirgin bulgulardan biridir. Dış hemoroid hastalarında anüs çevresinde meme oluşumu olarak görülür. İç hemoroid hastalarında ise daha çok ilerleyen evrelerde şişlik ortaya çıkar.

İç hemoroid hastalarında ilk başlarda ağrı genellikle olmaz. Ancak ileri evrelerde ağrı şikayeti oluşmaya başlar. İç ve dış hemoroidlerde, uzun süre sabit oturma – ayakta durma veya anal bölgeyi üşütme sonrası kan akımı iyice yavaşlar ve böylece pıhtılaşma oluşabilir. Bu durum mevcut memenin aniden büyüyerek serleşmesine ve şiddetli ağrıya neden olur. Hemoroid, anüs çevresinde şiddetli kaşıntıya neden olabilir. Ancak her zaman kaşıntının tek nedeni hemoroid değildir. Anal bölgedeki cilt problemleri ve bağırsak parazitleri de anüste kaşıntıya sebep olabilir. Hemoroid hastalarında görülen bir diğer belirti ise nadiren de olsa dışkı kaçırma ve anüsten gelen ve iç çamaşırı ıslatan akıntıdır.”

Özellikle başlangıç safhasındaki hemoroid rahatsızlıklarının cerrahi tedavi gerektirmediğini bildiren Gökbayır, şöyle devam etti:

“Bu safhada, varsa kabızlığın diyet ve ilaçlarla ortadan kaldırılması, düzenli tuvalet alışkanlığının edinilmesi sağlanır. Ayrıca ağızdan alınacak toplardamar duvarı güçlendirici ilaçlar ve anüs bölgesine lokal olarak uygulanacak pomad, fitil türü ilaçlarla tedavi uygulanır. Medikal tedavi ile fayda görmeyen hastalar içinse lazer, lastik bant ile boğma, anal bölge atardamarın bağlanması, stapler hemoroidektomi ve klasik cerrahi yöntemlerin içinde bulunduğu geniş bir tedavi yöntemi yelpazesi mevcuttur.”

– “Tedavide vakit kaybedilmemeli”

Genel Cerrahi Uzmanı Gökbayır, tedavi aşamasında en önemli olanın hastaya faydalı olacak ve işlem sonrasında hastaya en az sıkıntı verecek yöntemin doğru tespit edilmesi olduğunu ifade etti.

Hasta açısından daha az sıkıntıya yol açacak diye yetersiz bir tedavi yönteminin kullanılması ileride hastaya daha fazla sorun çıkarabileceğini aktaran Gökbayır, “Hastanın yapması gereken, şikayetlerin başlangıcında mutlaka alanında deneyimli bir genel cerrahi uzmanına muayene olarak, doğru tanının konmasını sağlamaktır.” ifadesini kullandı.

Gökbayır, hastanın önerilen tedaviyi vakit kaybetmeden olması gerektiğine dikkati çekerek, aksi taktirde hastalığın ilerledikçe tedavisi ve sonrasında gelişen süreçlerin daha zorlu olacağına işaret etti.