Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Mehmet Fatih Tekdağ

Göç ve çarpık kentleşme

Göç; insanların tek tek ya da topluluklar hâlinde, yaşadıkları yerleri değiştirmesi eylemidir.

Türkiye’de göç olgusu, 1950’li yıllarda sanayileşmenin etkisiyle ve kentleşmenin ortaya çıkmasıyla hız kazanmıştır.

Sanayileşme hareketinin ihtiyacı olan işgücünün köyden kente göç edenlerden karşılanması ilk akla gelen çözümlerden olmuş, ülkenin sosyo-ekonomik yapısındaki gelişmeler kentleşme hızının ve kentsel nüfusun artışına neden olmuştur.

Köyden kente göç; kontrolsüz, plansız ve hızlı bir şekilde gelişince durum bir sorun haline gelmeye başlamıştır. Şöyle ki 1935’lerde nüfusun yaklaşık olarak %17’si kentsel yerleşim alanlarında yaşarken, günümüzde ise %70’lerde olduğu tahmin edilmektedir.

Çarpık kentleşme; göç olgusu ve plansız politikalar sonucu çağımızın en büyük sorunu haline gelmiştir.

Çarpık kentleşmenin; mevcut dokunun tahribine, tarihi ve kültürel değerlerin yok olmasına, şehirlerin siluetlerinin bozulmasına, görüntü kirliliğine neden olduğunu hepimiz bilmekteyiz.

Şu aşamadan sonra; hızla büyüyen kentlerde, yapılacak olan çözüm önerileri dört nala koşan atın ayağına nal çakmak kadar zor olsa da birkaçını sıralayalım:

Köyden kente göç kontrol altına alınmalı. Nüfusu büyüklük için bir parametre kabul edersek; lokal değil bütünsel büyüme desteklenmelidir.

Özellikle metropol şehirlerde nüfus planlaması yapılmalıdır.

Kentleşmeye açılacak yeni arazilerin, imar planının yapıldıktan sonra yapılaşmaya açılması sağlanmalıdır.

Kentleşmeye açılacak arazilerin imar planında cadde ve sokak yerleri önceden belirlenmelidir.

Binalar gelişi güzel değil, bir düzen içinde yerleştirilmelidir. Yapılan binaların otoparklı, bahçeli olması ve yaya kaldırımları payının yeterli olması sağlanmalıdır.

Cadde ve sokaklar; yeterli genişlikte, mümkün oldukça paralel ve düz, birbirini kesen yapıda olmalıdır.

Kars özelinde düşünürsek; Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Kars 40 yıl Rus işgalinde kalmıştı. O dönem şehir planlamasında kullanılan ızgara modeli bugün hala işlevsel ve örnek niteliğindedir.

Kalın Sağlıcakla…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER