Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
Sosyal Medya
Kutfettin Fırat Şan

Benim kalbim temiz

“Ancak Allah’ın huzuruna tertemiz bir kalple gelenler kurtulur!” (Şuarâ, 89)

Kimimizin yanlış anladığı, kimimizin yanlış anlamak istediği ayet.

Nasıl anlıyoruz; “tertemiz bir kalp ile Allah’a gitmek kurtuluş için yeterlidir.”

Doğru bir anlayış, doğru bir çıkarım mı? Elbette ki evet. Kişi için kurtuluşun anahtarı tertemiz kalp, doğru bir kalp sahibi olmak iledir. Kişi doğru olunca, kişi doğru ve temiz olunca, kurtuluşun anahtarı, umduğu cennetin anahtarı Allah’ın da izniyle kazanacaktır. O vakit “benim kalbim temiz” diyelim mi?

Hazreti Allah, inanmayı İslam’ın temel noktası koymuştur. Yani kişi için doğru, temiz bir kalpten evvela iman sahibi olması şarttır. Allah inancının olmadığı bir yaşayışta eylemler, fiiller biçare kalır. İmandan sonra kişi için gerekli basamaklardan biri de yukarda da buyrulduğu gibi, “tertemiz bir kalp.”

Peki tertemiz bir kalp nasıl olur? Dosdoğru bir kalp ne ile mümkün olur? Kişi için sadece “kalbim temiz” demek yeterli midir? Elbette ki hayır! Zira bunun için de yüce Allah’ın buyrukları vardır ve nettir!

İşte Hûd suresi 112. ayet: “Senin yanında hak yola dönenlerle birlikte, sana buyurulduğu gibi dosdoğru ol! Siz de azıp sapmayın. Allah, yaptıklarınızı çok iyi görmektedir.”

Bu ayeti zihinlerdeki daha yaygın şekliyle söylediğimizde daha da iyi anlaşılacaktır: “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!”

Rivayetlere göre Peygamber efendimizin “beni yaşlandıran ayet” dediği ayet bu. Allah’ın en sevgili kulu, Allah’ın elçisi, Muhammed’i böyle bir ayete muhatap oluyor ve kendisine ağır geliyor. Neden ağır geliyor peki? Kalbi mi temiz değil, dosdoğru değil mi? Haşa…

Bu ayeti kerime, kişinin dosdoğru bir kalbe sahip olunmasının gerekliliğini pekiştirir.

Söz konusu iki ayeti aynı anda ele aldığımızda şu neticeyi çıkarabiliriz: “Kişi için tertemiz bir kalbe sahip olmak Allah’ın emrettiği şekilde iledir. Allah’ın emrettiği gibi olunca dosdoğru olunur, tertemiz bir kalbe sahip olunur!”

Allah’ın emrettiklerini, Allah’ın yapmamızı istediklerini görmezden gelmek ya da onlara vakit ayırmamak, onlara göre programlanmamak ile tertemiz bir kalp sahibi olmak pek de mümkün görünmüyor. Peki, Allah bizden ne istiyor? İyi bir kul olmanın gerekliliklerini nasıl buyuruyor?

Çok uzağa gitmeyeceğiz, hemen sonraki ayetlere bakacağız:

“Zalimlerin yanında olmayın; sonra ateş sizi de yakar. Allah’tan başka dostlarınız olmadığına göre bir yerden yardım da göremezsiniz! Gündüzün iki tarafında, gecenin de gündüze yakın saatlerinde namaz kılın. Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri yok eder. İşte bu, öğüt almak isteyenler için bir hatırlatmadır. Sabret! Allah güzel davrananların mükâfatını zayi etmez.” (Hûd, 113, 114, 115)

Allah Teala’nın dosdoğru olun dedikten sonra belli birtakım buyrukları işte bunlardır:

“Zalimden yana olma, zalimin karşısında ol. başka dost yoktur, ancak ve ancak Allah’tan yardım dile. Belirlenen vakitlerde namaz kıl. Kötülükleri yok eden iyilikler, güzellikler yap. Musibet anında sabırlı ol. Güzel davran; her canlıya karşı güzel davran!”

Kur’an-ı Kerim, insanoğlu için tertemiz ve dosdoğru bir yaşayış için en büyük rehberdir. Allah Teala, insanın doğruluk üzerine olmasını tavsiye etmiş ve bu doğruları da bir bir saymıştır. Bahsettiğimiz ayetlerin dışında konuyla bağlantılı daha nice ayetler, nice tavsiyeler vardır. İşte bundan ötürü şunu söylemekten çekinmeyeceğim: “Tertemiz bir kalbin, dosdoğru bir yaşayışın inşası evvela Kur’an-ı Kerimi okumak ve anlamak iledir.”

Şimdi soruyorum: “Benim kalbim eksik, sizinki hâlâ temiz mi? Benim kalbim Allah’ın yanında bana yetmez, sizinki yeter mi?

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER