Partilerin davası

Tüm siyasi parti genel başkanlarımız, partilerini dava partisi olarak tanımlarlar. Ancak davadan neyi kastettiklerini bir türlü açıklamazlar.

Elbette dava partisi ve dava adamı olmanın kriterleri vardır. Dava partilerinin güne ve geleceğe ait ortaya koyduğu düşünce ve çözümleri vardır.

Parti inandığı ve söz verdiği konularda tavizsizdir. Söyledikleri ile yaptıkları arasında uyum bulunur.

Partinin özellikle ileri kadroları, partinin savunduklarını özümseyen ve davasının görüşüyle kendi yaşantısını buluşturan kimseler olmalıdırlar.

Tutarlılığı, mütevazi yaşamı, dürüstlüğü, halkla diyalogları, yardım severliği, davasını yansıttığı kişiliği ile güven verici olmalıdır.

Parti ise halkın en önemli meseleleri üzerinde samimiyetle duran, meseleye çözüm bulup onu gerçekleştirmekle mükelleftir. Dava adamı, parti üzerinden var olmak yerine, canı dahil her türlü fedakarlıkta bulunarak, davayı var eden kimsedir.

Gelelim dava partilerimizin ülkenin günü ve yarını ile ilgili temel konularına…

CHP‘den üç milletvekili istifa etmiş, Muharrem İnce parti kuracakmış!

CHP üzerinden vekil seçileceksin, partiye hakaretler saydırıp İnce ile parti kuracaksın…

Bunları vekil yapan partiye ne hayırları oldu ki sana ne olsun? Ama halkın sorunları için çok önemli!

Mustafa Sarıgül‘ün partisinde kimler var? Sana ne? Sen hariç, herkes var. Saadet Partisi bölünüyormuş, yarısı AK Parti‘ye geçecekmiş?

Bahçeli yargıç olmuş, parti kapatacakmış!

Ülkedeki bazı siyasetçi ve gazeteciler yeni bir moda geliştirmeye başlamışlar, “Kendini komalık et, meşhur ol!”

Haşa külli haşa! Bizim siyasetçiler yalan konuşmazlar, birbirine iftira atmazlar, küfür etmezler, birbirini dövmezler, dava adamlığına yakışmayan bir şey yapmazlar!
Beyler, kendimize gelelim!

Olmayan davadan bahsedip kendimizi kandırmayalım. Sizin davalarınız halkı ilgilendirmiyor. Halkımızın iki davası var; KORONA ve “AÇLIK-AÇLIK- AÇLIK.”